'Ben bunun arkasında yapılamayan bir tarım politikasını görüyorum. Tanzim satışlar belediyeler için 1930'larda çıkarılmış bir düzenlemedir. Ancak AKP iktidara geldikten sonra 2005'te bir madde değişikliği yaparak tanzim satışlar kaldırılmıştır. Buna rağmen mevcut yönetim tanzim satışı yapmaya başladı. Tanzim satışıyla piyasayı düzenleyemezsiniz. Ekonominin kanunları vardır. Üretim, tüketim, fiyat. Kıt kaynakları dengeli bir şekilde kullanmak lazım.
İktisadın kurallarını dikkate almadan politika yaparak bu hale gelindi. Son büyükşehir yasasıyla tüm köyler mahalle yapıldı. Büyükşehre bağlandı ve 'Şehirde ne varsa sizde de o olacak' denildi. 530 köyüm var, merkez dahil 14 ilçem var. Eskişehir'e 120 kilometre ötede köyüm var. Altyapı ve üstyapı ile tarım anlamında düzenleme yapma yetkim var. Tarım, hayvancılık bitmiş. Türkiye 80 milyonu besleyecek güçteyken dışarıya muhtaç hale geldi. Hayvancılık yerlerde sürüyor. Ülkenin yanlış politikalarından kaynaklanıyor. Fasulyeyi, hayvanları, mercimeği, samanı bile dış ülkelerden alır hale geldik. Bunları birçok ülkeden ithal ediyoruz ve döviz ödüyoruz. Bunun yanında kredi ve borçlar yüzünden sanayi de zorda. Sanayiden elde ettiğimiz dış gelirler tarım için ödenen paraya yetmiyor.'
BEN ÇİFTÇİMİZİ ÜRETİME TEŞVİK EDERİM
'Eskişehir'in Mahmudiye ilçesi ve köylerinde 1.500 süt üreticisini kooperatif kurmaya teşvik ederek bunu başardık. Sütü kooperatif alıyor. Pastörize tesiste şişelemesini yapıyor, büyükşehre yani bize karla satıyor. Biz de halkımıza sağlıklı sütü içirebilmek için içinden yağı alınmamış, kaymak ve yoğurt yapılabilir haldeki sütü sanayinin 5-6 liraya sattığı sütü 3 liraya veriyoruz. Tanzim satışı yapmam, ben çiftçimizi üretime teşvik ederim. Piyasanın kurallarını da bozmak istemiyorum. Esnafın işini baltalamak istemiyorum. Esnaf da bu modelden yararlanabilir. Arz-talep meselesi önemlidir. Terazideki gibi. Bu örnek modeli uygularsak ülkenin tarım ve hayvancılığındaki sıkıtılar aşılabilir'
ÜRETİMİ TEŞVİK EDİYORUZ, YOL GÖSTERİYORUZ
'Eskişehir'de işlenmeyen topraklar var. Köylerde sadece yaşlı nüfus kaldı. Lokomotif sektör denilen inşaatta çalışıyor kente kırsal bölgeden gelenler, köylüler. Çiftçi 'Mazot parasını çıkaramıyorum' diyor. Çocukluğumda, gençliğimde Sarıcakaya'da ipekböcekçiliği yapılırdı. Dut yaprağı ipekböcekçiliğinin temelidir. Bunu canlandırmak için Çin'deki kardeş şehrimiz Changzhou ile görüştük. Onlar da ipekböcekçiliğini geliştirmek için önemli işler yapmışlardı. Biz de bu yönde çalışma yaptık. Çin'den dut ağacı fidesi getirttik. Yeni fideler yetiştirdik. 100 bini aşkın fideyi Eskişehirlilere dağıttık. Artvin'den Edirne'ye kadar her yerden talep geliyor onlara da ücretsiz dağıtıyoruz. Yani üretime teşvik ediyoruz, ellerinden tutuyoruz. Yol gösteriyoruz'
3-4 AKP'LİNİN SAHİP OLDUĞU MARKETLER VAR
'Ben bakkal amcalardan yanayım. Her mahallede bakkal amca olmalı. Nedense mevcut AKP hükümeti kendi sermayedarına veya desteklediği sermayedarlarına AVM'leri ve orta ölçekli marketleri açtırmayı tercih etti. Bizde açılanlar da AKP iktidarının merkez ilçelerde bulundukları döneme denk gelir. Türkiye genelinde ismini vermek doğru olmaz 3-4 AKP kökenli veya kurdurdukları küçük ölçekte marketler var. Bütün şehirlerde bunlar var. Bu hükümetin iktisat kurallarına uygun bir yönetim biçiminin olduğuna inanmıyorum'

Yukarıdaki cümleleri Büyükşehir Belediye Başkanı olarak değil bir maliye profesörünün tespitleri olarak okursanız belki konuya bakışınız biraz daha olsa farklılaşabilir. Olay bu kadar net aslında…