İsteklerin evvelinde bu millet derin bir maziye maliktir. Nice destanların baş mimarıdır. Söz konusu vatanın bir karış toprağı olsun, ölüm o millete düğün gibidir. Bu millet yeri geldiği vakit kasırga gibi, yeri geldiği vakit güneş gibidir. Gelecekse huzur dünyaya, fitili şulelendirecek yine bu millettir. Fikriyatlar farklı olsa da, milli birliğin bozulmasına izin vermeyendir. Zorlu virajlarda milli ruh ve kardeşlik bilinciyle liderine güç vererek ayakta durmasını sağlayan bu millettir. İşte milli duyguları ağır basan bu milletin isteklerine elbette kulak verilmelidir. Millet nasıl ki vatan için, devlet için tereddüt etmeden canını ortaya koyuyorsa, İktidar kadroları da bu millete hizmet konusunda fedakar olmalıdır. Peki, millet ne istiyor?
- Evvela huzur ve refah
- Maddi ve manevi sıkıntıların iyileşmesi
- Adil bir gelir paylaşımı
Hülasa; Hak, hukuk ve adalet istiyor.
Hak olmayan mahalde huzur, hukukun olmadığı mahalde düzen, adaletin olmadığı mahalde ahlak olmaz. Bu terimlerin her biri milletin can damarıdır. Ve bu terimlerin işlevini yitirmesi toplumun yapısını daha da bozmuştur. Huzur ve refahtan yola çıktık lakin, bu millet artış gösteren bozuk toplumdan, yoksulluktan, adaletsizlikten usanma noktasına gelmiştir. Hemen her gün yaşanan tecavüz ve cinayet haberleri derin izler bırakmakta ve her geçen gün millet yaşamdan daha da kopmaktadır. Her bir can'ın korunması evvela devletin, sonra toplumun görevidir. Can güvenliğinin olmadığı toplumda huzursuzluk dinmeyecektir. Bu nedenle bu millet güven istiyor, güvenmek istiyor. Bu millet hayatını onurlu, güvenli ve huzurlu bir şekilde geçirmek istiyor.
Şimdi soralım:
-Korunması gereken bu haklar vazgeçilmez dinimizin temel hakları değil midir?
-Bu vakur millet çok mu şey istiyor?
-Millet şimdiye kadar üzerine düşen her şeyin en fazlasını vermedi mi?
-Peki ya şimdi verme sırası kimde?