Kur'an-ı Kerim'deki sıdk kavramı doğruluğu, dürüstlüğü; sadık sıfatı ise verdiği sözü yerine getiren, ahdine vefa gösteren kimseyi ifade eder. Aynı kökten gelen sıddîk ismi de hakikati kabul eden, doğrulayan ve doğrunun yanında yer alan kimseler için kullanılır.
Müslüman, ihlas ve samimiyetle, sıdk ile hayatın her safhasında duruş gösterendir. Hz. Peygamber'in Müslüman tarifinde de sıdk muhtevalı samimi bir teslimiyetin ön plana çıktığını görmekteyiz. Nitekim O, 'Müslüman, insanların elinden ve dilinden selamette olduğu kimsedir.'(Tirmizî, Îman,12) buyurur. Yani Müslüman teslimiyetinde o kadar samimidir ki, bu samimiyet onun yaşamında dürüstlük, sadakat ve etrafına verdiği güven olarak tezahür eder.
Rabbimiz 'Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.' (Ahzab, 33/70-71) buyurarak kurtuluşun doğruluktan ayrılmamakta olduğunu bize bildirir.
Peygamberimiz (s.a.s) de şöyle buyurur: 'Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hainlik ile güvenilirlik bir arada bulunmaz.' (İbn Hanbel, II, 349)
Doğruluk; kurtuluşun nuru, hidayetin cevheri, yüksek ahlakın bir gereğidir. Doğru söz, imanın sesi; hakkı söylemek müminin şiarıdır. Peygamberimiz (s.a.s), bir hadis-i şeriflerinde 'Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin ya da sussun' (Ebû Davûd, Edeb, 122-123) buyurmuşlardır.
Allah katında sözün değeri, hakkı ve hakikati ne derece yansıttığı ile ölçülür. Çünkü söz, kalbin ve gönlün tercümanı, özün ve ruhun aynasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu konuda ümmetini şöyle uyarmaktadır: 'Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete iletir. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında 'doğru' olarak yazılır. Yalandan sakının! Çünkü yalan insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme iletir. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında 'yalancı' olarak yazılır.' (Müslim, Birr, 105)
Bir toplumda fitne ateşinin yakılmasına, fesadın yayılmasına, dostlukların sona ermesine, masumların zarar görmesine ve hakların zayi olmasına çoğu zaman yalan bir söz sebep olur. Ailede güvenin zedelenmesinde, sevgi ve saygının azalmasında, nihayetinde yuvaların yıkılıp ocakların sönmesinde en büyük sebep yine söze yalan karıştırmaktır. İş hayatında ve ticarette güven ancak doğrulukla kazanılır. Dürüst bir müessese nihayetinde dünyevî ve uhrevi kar elde eder. Toplumu aldatan, hilesini süslü sözlerle örtmeye çalışan ve bu uğurda yalan yere yemin etmekten kaçınmayan ise her iki cihanda iflas etmeye mahkûmdur. Söz ve davranışlarıyla ümmeti için en güzel örnek olan Allah Resûlü (s.a.s), yalan konusunda o kadar hassas davranmıştır ki çocuklara yalan söylemeyi hatta yalan söyleyerek şaka yapmayı dahi yasaklamıştır. Bir defasında, bir kadının çocuğunu çağırıp, 'Gel sana bir şey vereceğim' dediğini işitince ona, 'Ne vereceksin?' diye sormuş, 'kuru hurma' cevabını alınca 'Dikkatli ol, ona bir şey vermemiş olsaydın, bu senin için bir yalan olarak yazılacaktı' (Ebû Davûd, Edeb, 80) diyerek bizleri uyarmıştır.
Doğruluk iyiliktir; yalan kötülüktür.
Doğruluk rahmettir; yalan felakettir.
Hak, doğrulukla yerini bulur; yalanla zayi olur.
Doğrulukla kazanılan mal ve mülk bereketlenir.
Yalanla elde edilen hiçbir şeyde hayır yoktur.
Onur ve haysiyet, doğrulukla kalıcı hale gelir.
Allah'ın rızasına doğrulukla varılır.
Yalanla varılacak yer ise ancak cehennem azabıdır.
Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete iletir.
Yolumuz doğruluk özümüz sözümüz bir olsun duasıyla…
MEAL OKUYORUM


İman edip dünya ve ahiret için yararlı
işler yapanları, içinde ebedî kalmak
üzere, altından ırmaklar akan cennetlere
koyacağız. Allah bunu hak bir söz olarak
vaad etti. Söz bakımından Allah'tan daha
doğru kim olabilir!
(Nisa, 4/122)
GÜNÜN DUASI
'Allah'ım!
Sana teslim olan bir kalp, doğru sözlü bir dil ve dosdoğru bir ahlak istiyorum.'
(Hakim,deavat 1872)
HER GÜNE BİR HADİS

'…Her kim doğru yolu Allah'ın kitabından
başkasında ararsa Allah onu sapıklığa
düşürür. O, Allah'ın sağlam ipidir ve hikmet
dolu sözleridir. O, dosdoğru yoldur... Ona
dayanarak konuşan tasdik olunur. Onunla
amel eden sevap kazanır, onunla hükmeden
adaletli davranmış, ona davet eden doğru
yola iletmiş olur...'
(Tirmizî, Fedailü'l-Kur'an, 14)

BİR SORU - BİR CEVAP

Kalp hastalarının kullandıkları dilaltı hapı orucu bozar mı?

Bazı kalp rahatsızlıklarında dil altına konulan hap, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu hap ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dilaltı hapı kullanmak orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar). (Fetvalar,DİB Yay.syf.280)