Depresyon deyince aklımıza bitmeyen üzüntüler, kederli ve mutsuz bir hayat geliyor. Her ne kadar modern çağın hastalığı gözü ile bakılsa da depresyonun kökeninin Antik Çağ'a kadar uzandığını söylemek mümkün. Tıbbın babası sayılan Hipokrat'a göre beyinden kaynaklanan depresyon için tek bir nedeni sorumlu tutmak ise doğru değil. Acıbadem Eskişehir Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog Çağrı Kuşçu, biyolojik, 'psikolojik, davranışsal ve sosyal etmenlerden kaynaklanan depresyonun nedenleri arasında genetik yatkınlığın da yer aldığını belirtti. Kuşçu, depresyondan belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgi verdi.

Birey olarak hepimizin hayatımızın bazı noktalarında kendimizi yetersiz, aciz, üzüntülü, beceriksiz hissettiğini ve bunun normal olduğunu dile getiren Kuşçu, 'Birçoğumuz bu duyguları ekonomik olarak çökkün, gönül işlerinde olumsuzluklar yaşama veya ikili ilişkilerin bozulması sonucu yaşarız. Olumsuz duygular tabii ki acı vericidir ama zamanla bu duyguların yoğunluğu azalmaya başlar. Ruh halimizde yaşadığımız olumsuz duygular aşırı yoğun ve kötüye gidiyorsa duygu durum acısından bir bozukluktan söz edebiliriz' dedi. Bu yoğun duyguların insanın gündelik yaşantısını ciddi derecede etkileyebildiğini, zihinsel ve fiziksel bitkinliği tetikleyebildiğini anlatan Kuşçu, 'Kişi kendini aşırı derecede üzgün, bitkin, halsiz hissedebilir. Bu durum 2 haftadan daha uzun sürerse depresyon olduğunu düşünebiliriz. Üzüntünün göreceli bir kavram olduğunu söyleyebiliriz ve hepimize göre çeşitlilik barındırır. Üzgün olan bir kişiye hemen depresyon tanısı koymak yerine benzer olaylara önceden verdiği tepkilerle şimdiki yaklaşımını karşılaştırmak, gözlem yapmak gerekir' diye konuştu.

Depresyonda olanlar ne hisseder?
Acıbadem Eskişehir Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog Çağrı Kuşçu, depresyona işaret eden belirtileri şöyle sıraladı: