Yaşanan deprem felaketinin ardından devletin vatandaşın yanında olamadığını ifade eden Ateş, 'Vatandaş devleti yanında hissedemiyor. Birkaç konuda çok önemli eksikleri hala duyuyoruz. Çadır konusu hala çözülmüş değil. Tuvaletler konusunda devlet yeteri kadar aksiyon alabilmiş değil. Devlet diye tabir ediyoruz ama sorumlu olan iktidardır' dedi. 1999 depreminde Eskişehir'in 2'nci derece deprem bölgesinde olmasına rağmen 33 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Ateş, 'Eskişehir 2'nci derece deprem bölgesidir ama Kuzey Anadolu fay hattının Gölcük koluna 80-100 kilometre uzaklıktadır. 7 - 7 buçuk şiddetinde olan depremden çok uzakta değiliz. Kent olarak böyle bir dezavantajımız var. Bu yüzden bizim depreme tüm deprem kuşağındaki kentler gibi hazırlıklı olmamız lazım' ifadelerini kullandı.

TOPYEKÜN HAZIR OLMALIYIZ
Eskişehir'in depreme ne kadar hazırlıklı olduğunun mutlaka konuşulması gerektiğini belirten Ateş, 'Deprem, topyekün hazırlıklı olmamız gereken çok önemli bir konu. Eskişehir'de de diğer tüm kentlerde de bundan sonra bizim 2000 yılından önceki binaları hızla deprem testine tabi tutmamız lazım. Eskişehir'deki belediyelerimizin bununla ilgili bir çalışması var. İMO ile bir yol haritası oluşturdular. Bu güzel. Kentin 22 bin binasının envanteri çıkarılacak. Ama bu envanter çıktıktan sonra vatandaşın yalnız bırakılmaması lazım. Özellikle 2000 öncesi yapılan binaların güçlendirilmeye ve takviye edilmeye ihtiyacı varsa, bunların projelerinin hazırlanması konusunda da hem bakanlığın hem yerel yönetimlerin hem de stk'ların herkesin katkı vermesi lazım. Zaten ekonomik sıkıntıdan geçiyoruz. Böyle bir ekonomik türbülansta değil binasının takvitesini yaptırmaya evine peynir alacak hali yok. Vatandaşı kesinlikle bir başına bırakmamak, bundan sonra özelllikle binalarının takviye edilmesi konusunda destek verilmesi gerekiyor' şeklinde konuştu.