Prof. Dr. Günay, ''Bulgaristan'da Tuna Nehri üzerinde bulunan Belene Adası, bugün soyları, inançları nedeniyle soykırıma uğrayan ve insan hakları konusunda tarihte kara bir leke olan, 1989 Yılına kadar hüküm süren kominist rejimin zulmünün en belirgin simgesi olmuştur. Kampta, 1987'da kapatılana kadar 23 binen fazla kişi tutulmuştur. Bugün burada bu zulmün tanığı olmuş ve babalarının nasıl işkence gördüğünü yaşamış soydaşlarımız var. Bu olaylar yaşanırken tüm dünya adeta izledi. Avrupa sanki hiç yaşanmamış gibi suskun. Bugün bu yaraların kapanmadığını tam tersi oldukça taze olduklarını net bir şekilde görüyor ve hissediyoruz. Bugün hala mağdurlar için medikal, psikolojik ve hukuki hiç bir hak ve destek yok. Bu konuda en üst kurum olan AİHM'in de herhangi bir karar alınmamış olması oldukça üzücü ve kabul edilemez' şeklinde konuştu.

FARKINDALIK ARTIRILMALI
Prof. Dr. Günay Belene'nin simgesi olduğu bu soykırım ile alakalı farkındalık çalışmaları yapılması gerektiğinin altını çizerken, ''Bu konu ile alakalı bir strateji belirlenmeli ve bu doğrultuda farkındalık çalışmaları yapılmalı. Bu tarz olayların tekrar etmemesi, akıllardan bile geçirilmemesi için bu konunun özelinde bu çalışmaların yapılması şart. Eskişehir'de de Bulgaristan'dan göç eden soydaşlarımız ve hemşerilerimiz var, aralarında bu soykırıma tanık olanlar var. Bunun uluslararası kamuoyunda duyurmak ve geçmişle yüzleşilmesini sağlamak, yaraların sarılmasına olanak tanımak için bunu yapmalıyız. Avrupa Konsey'inde bizler de üzerimize düşeni yapacağız' şeklinde konuştu.

ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM
Aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi de olan Prof. Dr. Emine Nur Günay, 'Ben bu konu ile ilgili görevim dahilinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde yapılacak her türlü çalışma için elimden geleni yapacağım. Uluslararası kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesi için çalışılmalı. Bu, tarihin bizlere yüklediği bir sorumluluk' şeklinde açıklamada bulundu. HM