Tepebaşı Belediyesi’nin ev sahipliği ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği öncülüğünde düzenlenen Gıda Güvenliği Paneli gerçekleştirildi. Gıda güvenliğinin sağlıklı ve sürdürülebilir kent yaşamı için vazgeçilmez olduğu vurgulanan panele, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Dr. Coşkun Usta katılım gösterdi.
Panelin ilk oturumunda moderatörlüğü Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Sezarel üstlendi. Oturumda BAYETAV Vakfı Genel Sekreteri Dr. Bülent Şık yaptığı sunumda halk sağlığını tehdit eden unsurlara ve gıda teminindeki yapısal sorunlara dikkat çekti. Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Barbaros’un yönettiği 2’inci oturumda ise “İyi Uygulama Örnekleri” temalı konu masaya yatırıldı. Tepebaşı Belediyesi Kırsal Hizmetler Müdürü Burcu Akçay, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi İktisat Şirketleri YK Başkan Yardımcısı Serap Güler, İZTAŞIT A.Ş. Genel Müdürü Öztürk Kurt, ETİ Gıda A.Ş. Kalite Güvence Müdürü Ahmet Koç ve Gıda Kurtarma Derneği Genel Sekreteri Devrim Barçak Potok sunum gerçekleştirdi.
"Temiz gıdaya ve özgürlüğe dört elle sarılmak zorundayız"
Panelde yaptığı konuşmada üretimin azaldığını ve gıdada dışa bağımlı hale gelindiğini vurgulayan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, “1999 yılından beri hafızamda yer edinen Sağlıklı Kentler Projesi’ne Tepebaşı Belediyesi olarak 2001 yılında katılmak için ilk adımları attık. Bugün burada yaklaşık 26 yıllık emeğin ürününü konuşuyoruz. Sağlıklı Kentler Birliği’nde Cemil Başkan’la birlikte beş temel sorunu masaya yatırdık: İklim krizi, yenilenebilir enerji, kuraklık, deprem ve beslenme. Eğer sağlıklı bir gelecek istiyorsak hukuka, demokrasiye, temiz gıdaya ve özgürlüğe dört elle sarılmak zorundayız. Ne yazık ki, üretim yerine ithalatı tercih eden yanlış politikalar nedeniyle bugün gıda konusunda dışa bağımlı hale geldik. Oysa gıda güvenliği, sadece bireysel bir ihtiyaç değil; aynı zamanda toplum sağlığının ve şehir güvenliğinin teminatıdır. İklim Kanunu’nun içeriği ne yazık ki bu hedeflerle örtüşmüyor. Ormanların madenciliğe açılması, doğayı koruma hedefiyle çelişiyor. Bozdağ’daki altın madeni projelerine halkın gösterdiği tepkiye rağmen yeni düzenlemeler doğa tahribatının önünü açıyor. Denetim yetkisinin yerelden alınıp merkezi kurumlara verilmesi ise kamu katılımını ortadan kaldırıyor. Oysa biliyoruz ki gıdayı yöneten toplumu yönetir” ifadelerini kullandı.
İktidar ve yerel yönetimler gıda güvenliği noktasında birlik içinde hareket etmesi gerektiğine vurgu yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, “2000’li yılların başlarında henüz daha belediyecilikle ilgim yokken, duydum ki Tepebaşı Belediyesi, Sağlıklı Kentler Birliği’ne girmiş. Bugün eğer ‘Hayat Tepebaşı’nda güzel’ diyorsak, işte bunda Sağlıklı Kentler Birliği’nin çok büyük payı var. Gıda güvenliği günümüzün en önemli konularından bir tanesi. Gıda güvenliğini sağlamak için çok güçlü devlet politikalarına ihtiyaç duyuyorken; yerel yönetimler ve vatandaşlar olarak iktidara karşı, devlete karşı davalar açarak, mücadele ederek bir yol bulmaya çalışıyoruz. Gıda güvenliği bir ülkenin aynı zamanda güvenlik problemidir. Eğer siz sağlıklı gıdaya ulaşamıyorsanız, süreçleri doğru yönetemiyorsanız; toprağımızı, havamızı, suyumuzu, doğamızı koruyacak yöntemleri geliştiremiyorsanız, o zaman o ülkede ciddi bir güvenlik sorunu var demektir. Biz her yerde vatandaşlar, yerel yönetimler ve iktidarın bu konuda birlikte, kol kola çalışması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Aksi takdirde bir taraf diğer tarafla savaşarak bu mücadeleyi kazanamaz. Çünkü bu mücadelenin kazananı yoktur; kaybedeni ise hep birlikte bizler oluruz. O yüzden buradan iktidara bir kere daha seslenmiş olalım. Gıda güvenliği konusunda hep birlikte, doğru politikalarla ilerlemekten başka çaremiz yok. Bu ekosistemi birlikte kurmak zorundayız” açıklamasında bulundu.
"Doğaya sahip çıkmazsak geleceği inşa etmemiz mümkün değil”
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ise iklim krizinin her geçen gün artan sonuçlarını dile getirirken doğaya sahip çıkma çağrısında bulundu. Tugay, “Bugün dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehdit iklim krizidir. Aşırı sıcaklar, kuraklık, fırtınalar, yeni böcek türleri, denizlerdeki bozulmalar… İklim krizi gıda güvenliğiyle de doğrudan ilişkili. Suya, toprağa, gıdaya çok daha özenli yaklaşmamız gereken bir dönemdeyiz. Gıda güvencesi, herkesin yeterli ve sağlıklı gıdaya her zaman ulaşabilmesini ifade eder. Ama maalesef bugün 343 milyon insan gıda güvensizliği yaşıyor. 735 milyon kişi yoksulluk ve açlık tehdidi altında. 26 milyon çocuk yetersiz besleniyor, 5 milyon çocuk bu yüzden hayatını kaybediyor. Bir diğer büyük sorun da israf. Üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 40’ı tüketilmeden kaybediliyor. İklim değişikliği gıda üretimini doğrudan etkiliyor. Bu yıl yaşadığımız don olayı yüzünden meyvelerde büyük kayıplar yaşandı. Aynı şekilde, yangınlar da tarım alanlarına büyük zarar verdi. Haziran ayında bin 593 büyük yangın yaşandı. İzmir’de 26 bin dönüm alan yandı; bunun içinde zeytinlikler, meyve bahçeleri, meralar vardı. Bu sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu. Bu nedenlerle artık daha ciddi ve somut adımlar atmalıyız. Suya, toprağa, gıdaya, doğaya sahip çıkmazsak geleceği inşa etmemiz mümkün değil” dedi.