Eskişehir'in Yeşiltepe Mahallesi'nde, üstü kapatılmadığı için sık sık gündeme gelen su kanalı için Saadet Partisi Tepebaşı İlçe Başkanlığı tarafından bir imza kampanyası düzenlendi. Geçtiğimiz günlerde, 9 yaşındaki bir çocuğun kurtarma çalışmaları sırasında akıntıya kapılarak hayatını kaybetmesi, mahallede büyük bir üzüntü ve öfkeye yol açtı. Mahalle sakinleri, kanalı "katil" olarak nitelendirerek çeşitli eylemler düzenlemekteydiler.

CAN GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI İSTENİYOR

Saadet Partisi, kanal önünde bir imza standı kurarak mahalle sakinlerinden destek topladı. Standın yanına yerleştirilen panoya, "Kanala bir can daha vermeyelim!" gibi yazılar asılarak yetkililere seslenildi. Saat 17.00’ye kadar devam eden kampanya sonucunda toplanan imzalar, Devlet Su İşleri ve diğer yetkililere teslim edildi. Mahalle sakinleri, su kanalının üstünün kapatılmasını talep ederek can güvenliğinin sağlanmasını istiyor.

Eskişehir'deki tarlada lastikler birikti Eskişehir'deki tarlada lastikler birikti

Yeşiltepe Mahallesi sakinleri adına serzenişte bulunan Saadet Partisi Tepebaşı İlçe Başkanı Muhammed Ali Köse, hayatını kaybeden vatandaşlara rağmen bir önlem alınmadığına vurgu yaptı. Köse, “Bu kanal tarımsal sulama için oldukça önemlidir. Suyun ve tarımın ne kadar değerli bir hazine olduğunu anlamanın çok ötesinde olduğumuz günler yaşıyoruz. Ancak yaşamın olduğu yerlerde, suyun kontrol altına alınması yani ıslah edilmesi gerekir! Aksi takdirde hayat olan su, hayatımızın sonuna neden olabilir. Kaldı ki, bu ve benzer acı hadiseleri yaşadık. Evlatlar yitti, babalar gitti. Kim bilir duymadığımız ne canlar yandı! Tüm bu acı hadiselere rağmen maalesef ciddi bir tedbir alınmadı. “Su akar yolunu bulur” rahatlığı ile hareket edilmeye devam ediliyor. Kanalın kendisi değil, kanalın üstü mutlaka ama mutlaka kapatılmalıdır! Uluönder Mahallesi’nden Sakintepe Mahallesi’ne kadar olan kısım tamamen kapansın demiyoruz. Akarbaşı Mahallesi’nde olduğu gibi çevresini birinci derece etkileyecek olan kısımların üstü kapatılmalıdır. Fizibilite çalışması yapılmalı ve vatandaşlarımıza derin bir nefes aldırılmalıdır. Evvela, çocuklarımız için hayati bir tehlike söz konusudur. Çocuklarla birlikte yetişkinler için de tehlikeli olabilmektedir. Kanal etrafına asılacak levhalarla veya tel örgülerle yaşanabilecek olumsuzlukları engelleyemezsiniz. Bunlar sadece hukuki sorumluluktan korur ama vicdan mahkemesinden koruyamaz. Hayatın kendi olan su, hayatlara mal olmasın” dedi.

"ŞEHRİN VİZYON VE İMAJINA HİÇ YAKIŞMIYOR"

Kanalın can kaybına neden olmasının yanı sıra mahalle sakinleri için koku, haşere ve çöp birikintisine de sebep olduğunu dile getiren Köse, olası kuvvetli yağışlarla taşkınlar olabileceğini de belirtti. Kanalın üstünün kapanmasının tasarruf tedbirleri döneminde güç olduğunu ifade eden Köse, ilerleyen dönemlerde çok daha maliyetli olacağına da dikkat çekti.  Köse, “Üstünün kapatılmasını talep ettiğimiz kanal, şehrimizin güzide eğitim kurumlarından olan Anadolu Üniversitesi’ni çevreleyerek Yeşiltepe ve Sütlüce sınırına geliyor. Üniversite çevresi belki hoş görünüyor olabilir. Ama mahalle sınırından geçen kanalın görüntüsü, bir Avrupa şehri olmakla övündüğümüz şehrimizin vizyon ve imajına hiç yakışmıyor. Bu kısımların üstü kapatılarak Şehrimizin vitrinine katkı sağlanmasını talep ediyoruz. Emin olunuz ki, bu kanalın üstü eninde sonunda kapatılacaktır. Bugün birkaç milyona mal edilecek bir proje ileriki yıllarda çok daha pahalıya mal olacaktır. İleride ortaya çıkabilecek olan yüksek maliyetin hesabını kim verecek?” ifadelerini kullandı.

"VİCDANINIZ RAHAT MI?"

10 yıldır sayısız mücadelede bulunduklarını ifade eden Yeşiltepe Mahllesi muhtarı Meryem Kuş ise yetkililere seslenerek, “Vicdanınız rahat mı?” dedi. Kuş, “Bu kanal bir gün kapatılacak. O gün bugün olmalı. 10 yılda verdiğimiz savaşın haddi hesabı yok. Hala neden kör sağır dilsizler? Hala bizi niye duymuyorlar? Anadolu Üniversitesi'nin pis suyuyla tarlalar sulanıyor, biz de onları yiyoruz. Sağlık elden gitti. 10 yıldır vermiş olduğum cenaze sayısını ben unuttum. Eğer bu cenazelerden biri bir bürokrasinin çocuğu olsaydı şimdiye elli kere kapanırdı. Biz insan değil miyiz? Enes'le başladım. Enes 10 yaşındaydı. Enes'i o iki kamyon çöpün altından çıkardım. Enes'ler ölmesin diye yürüyüş yaptık. Enes'ten sonra o kadar çok ölümler aldık ki. Her birinde ben vicdan azabı yaşadım. Peki, bizi yönetenler vicdan azabı yaşamadı mı? Başlarını yastığa nasıl koyuyorlar? Sevgili mahalleliler 1 ton kömüre, 1 torba makarnaya, 1 kilo çaya satmayın karakterlerinizi. Evet, kanalımız kapansın. Her şeyden önce canlar gitmesin! Atıkların, pisliklerin suyuyla bizim domatesimiz, biberimiz, salatamız, soğanımız, marulumuz sulanmasın” diye konuştu.

"KANALIN KAPANMASI İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM"

Hayatını kaybeden Bağrıaçık’ın eşi Semra İplikçi mücadeleyi bırakmayacağını dile getirerek, “Bu kanalın kapatılması için elimden geleni yapacağım. Canımız yandı. Başkalarının da canı yanmasın. Sesimizi duysunlar” dedi. Oğlu Umut Bağrıaçık ise “Ben 24 yaşındayım. Bu yaşa gelene kadar her yıl burada 3-4 can hayatını kaybetti. Bu kez de ben babamı kaybettim. Biz yetim kaldık başka çocuklar yetim kalmasın. Artık yeter!” diye konuştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ