Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, hamilelik döneminde oluşan diyabetin mekanizmasını şöyle anlattı: 'Gebelik esnasında bebeğin beslenmesini sağlamak amacıyla annenin hücrelerinde plasentadan salgılanan hormonların etkisi ile insülin direnci ve hiperglisemi (kan şekerinin normal düzeyden yüksek olması) meydana geliyor. Diyabet olmayan gebelerde kan şekerindeki yükselme insülin üretimindeki artış ile düzenleniyor. Ancak bazı hamilelerde insülin rezervinin az veya sınırda olması nedeniyle diyabet ortaya çıkıyor. İleri yaş gebeliği, obezite, hareketsiz yaşam biçimi, ailede diyabet öyküsü ise başlıca risk faktörleri olarak sıralanıyor.'

BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Gebeliğe bağlı diyabetin genellikle bulgu vermediğini söyleyen Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, buna karşın 'aşırı susama, çok fazla yemek yeme ihtiyacı, sık idrara çıkma, sürekli yorgunluk hali' gibi belirtilere dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Bu belirtilerin göz ardı edilmesi nedeniyle ortaya çıkabilecek sonuçların anne adayı ve bebeğin hayatını tehlikeye sokabileceğini söyleyerek, bu riski almamak için tüm hamilelere tanı amaçlı test yapılması gerektiğini kaydetti.

12 SAAT AÇ KALMALILAR
Biyokimyasal şeker tarama testlerinin hamileliğin 24-28. haftaları arasında yapıldığını ifade eden Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, şöyle devam etti: ' Daha önceleri iki aşamalı 50 gram ve 100 gram şeker yükleme testleri yapılırken, günümüzde tek seferde 75 gram glikoz tolerans testi ile tanı konabiliyor. Üç günlük karbohidrattan zengin bir beslenme sonrası anne adayı en az 12 saat aç kalması gerekiyor. Açlık sonrası içilen 75 gram glikoz içeren solüsyonun ardından bir ve iki saat sonra kanda kan şekeri düzeyi bakılıyor. Bu test değerlerinin normal düzeyden yüksek olması halinde hamilelik diyabeti tanısı konuluyor.'

ANNE ADAYI BEBEĞİNİ KAYBEDEBİLİYOR
Bu tanı amaçlı testlerin tüm hamilelerde yapılmasının önemini yineleyen Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, böylece risklerin en aza indirilebileceğine ve tedavi için gerekli önlemlerin alınabileceğine dikkat çekti. 'Günümüzde bu testlerin bebek ve anne üzerine olumsuz etkileri olabildiğine yönelik görüşler olsa da, bununla ilgili herhangi bir bilimsel dayanak mevcut değildir' açıklamasında da bulunan Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, test yapılmadığı için tespit edilemeyen diyabetin bebek ve anne sağlığını olumsuz etkileyebileceğini dile getirdi.

GEBELİK ZEHİRLENMESİ
Bebekte aşırı kilo alımı, içinde bulunduğu amniyon sıvısında artış ve buna bağlı olarak erken doğum riski ile bebeğin anne karnında ölümü gibi sonuçların yaşanabileceğini anlatan Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, şunları söyledi: 'Diyabetik gebelerde erken dönemde düşük, gebelik hipertansiyonu, gebelik zehirlenmesi daha sık gözlenir. Bu hastalar enfeksiyonlara daha yatkındır. Özellikle pre-gestayonel diyabet hastalarında artan hipoglisemik ataklar (kan şekerinin aniden düşmesiyle soğuk terleme, titreme, yorgunluk gibi belirtilerin ortaya çıkması), diyabetik ketoasidoz (vücudun keton adı verilen kan asidini üretmesi), böbrek, göz ve kalp damarlarında hasar, sinir hasarı ve tiroit başta olmak üzere diğer endokrin hastalıklar görülebilir.'

Tüm bunların yanı sıra bebeğin iri olması nedeniyle normal doğum yerine operasyon gerektiren doğumların yaşanması, uzun süren doğum eylemi ve bebek takılmaları gibi ciddi durumların da yaşandığını anlatan Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, 'Doğumdan sonra bebeklerde solunum problemleri, kan şekeri düşmeleri, yenidoğan sarılığı olasılığı da bulunuyor. Yine özellikle hamilelik öncesi diyabeti olan annelerin bebeklerinde kalp ve sinir sistemi başta olmak üzere organ gelişim bozukluğu riski artıyor. Bunun yanı sıra diyabetik anne bebeklerinde ilerleyen yaşlarda obezite ve diyabete yakalanma riski daha fazla' dedi.

İLK SEÇENEK DİYET VE EGZERSİZ
Hamilelikte diyabet görülmesi halinde tedavide önceliğin özel diyet ve egzersiz programı olduğunu dile getiren Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, bu yolla aşırı kilo alımının engellenmeye ve insüline karşı meydana gelen doku direncinin kırılmaya çalışıldığını söyledi. Hamilelerin evdeki basit şeker ölçüm cihazları ile kandaki şeker düzeyini rahatlıkla takip edebileceğini kaydeden Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, 'Bu tedavi ile hamilelerin yüzde 70-80'inde kan şekeri düzenleniyor' dedi.

Egzersiz ve diyet ile sonuç alınamaması halinde kan şekerinin kontrol altında tutulabilmesi için insülin tedavisine başlandığını anlatan Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, sözlerine şöyle son verdi: 'Anne adaylarının insülin tedavisine yönelik çekinceleri olsa da insülinin bebek üzerine olumsuz etkisi saptanmamıştır. İnsülin büyük moleküler ağırlıklı olması nedenli plasental bariyeri geçemez ve dolayısıyla bebeği etkileyemez. Son zamanlarda ağızdan alınan diyabet ilaçlarının gebelikte güvenilir olduğunu gösterir güçlü çalışmalar mevcut olsa da, yine de şu an günümüzde bu ilaçların kullanımı tartışmalıdır.'