Türkiye’nin nüfus yapısındaki dönüşüm, her yeni veriyle daha net görünür hale geliyor. TÜİK’in son istatistikleri, doğurganlık hızının 2014’ten bu yana aralıksız düştüğünü ve ülkenin nüfus yenileme eşiği olan 2,1’in çok altına gerilediğini ortaya koyuyor. Uzmanlara göre bu tablo sadece demografik değil, ekonomik ve sosyal sonuçları olan kritik bir kırılmaya işaret ediyor.
Doğurganlık hızı 11 yıldır geriliyor
TÜİK verilerine göre 2001’de 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2014 sonrası kesintisiz bir düşüşe girdi. Son sayı olan 1,48 ise Türkiye’nin artık nüfusunu yenileyemediğini gösteriyor. TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, “Türkiye, 1990’lı yıllarda 20 yaşındaki genç gibiydi. Bu düşüş sürerse 40 yıl içinde ortanca yaşımız 45’i aşabilir.” değerlendirmesini yapıyor.
Uzmanlardan sosyoekonomik kırılma uyarısı
Metin’e göre mevcut düşüş trendi 10 yıl daha devam ederse geri dönüş çok zor bir noktaya gidilecek. Sosyal güvenlik sistemi, iş gücü ve bakım hizmetleri başta olmak üzere Türkiye’nin tüm yapısının yeni bir yükle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Metin ayrıca Türkiye’nin sezaryen doğum oranlarında dünyada ilk sırada olduğunun altını çizerek, geç evlilik ve tek çocuk tercihinin tabloyu ağırlaştırdığını vurguluyor.
“Türkiye hızlı yaşlanıyor, seferberlik gerekiyor”
MSÜ Deniz Harp Okulu Dekanı Prof. Dr. Cemalettin Şahin ise demografik krizin uzun yıllardır geldiğini belirterek acil politika değişimi çağrısı yapıyor. Şahin, “Bugün Türkiye kendi fındığını, pamuğunu, çayını toplayacak insan gücünden mahrum. Gelecek çok iyi görünmüyor, topyekun bir seferberlik lazım.” diyor.
Konut mimarisinden eğitim süresine kadar birçok yapının çocuklu yaşamı destekleyecek şekilde yeniden tasarlanması gerektiğini savunan Şahin, nüfusun sadece ekonomik nedenlerle düşmediğini, bunun bir kültür değişimi olduğunu vurguluyor.




