Zafer Çatel yazdı.

AK Parti, şimdiden adayların açıklanmasını istemiyor. Adaylar açıklandığı zaman adamı, 'lime,lime' ederler.. Politikanın fıtratında bu var. Ben, kimin?Seçimleri kazanma potansiyeli olduğunu bildiğim halde yazamıyorum!
Hem de, güncelleştirilmiş matematik-mantıksal haliyle..
Yani, analiz.
FAL BAKMA DÖNEMİNE GİRDİK..
Ancak gördüm ki, şimdiden taraf olanlar 'orkide' fallarına başlanılmış bile...
Şu hatırlatmayı unutmayın.
24 Haziran seçimleri öncesinde Bakanlık yapmış isimler, milletvekilliğine aday gösterilmediler.
Beklentiler vardı ama Çünkü Erdoğan öyle istemişti.
Şimdi, boşta olanlar için, dinlenme zamanı geçti. Erdoğan onlara stratejik seçim görevleri verebilir..
Neden?
Çünkü % 100 kazanmak istediği iller var. Bunlar 'stratejik' iller. İstanbul-Ankara örneğinde olduğu gibi. İstanbul ilk sırada. İstanbul'u kaybeden iktidarı da kaybeder Başkan için İstanbul çok önemli…Çünkü İstanbul, 'psikolojik kırılma' noktasıdır…İstanbul gitti mi her yer gitmeye başlar..
2. sırada Ankara,3. sırada Bursa, 4.sırada Kocaeli var..
Bunun hesabı AK Parti iyi yapar… Sonuçta 'Milli iradeyi sandık belirleyecek
Yerel seçimlerde her kentte bir Erdoğan bulunamayacağına göre, yerel dinamikler gündeme gelecek..
MHP genel seçimlerde oyunu Recep Tayyip Erdoğan'a aynen yansıtırken milletvekilliği seçimlerinde 'aidiyet' duygusu ile oyunu partisine vermiştir..
AK Partinin Seçimlerdeki reel oyu % 41 dir. Bu 'oy' belediye başkanlığı seçimlerinde birkaç puan daha da aşağıya gelecektir. Onun için Belediye Başkanlığı seçimlerinde MHP ile seçim işbirliğine gitmesi şart..
MHP ise, STRATEJİK oyununu çok güzel oynuyor.. Akıllıca oynuyor. Politika bu. İlk hamlesini yaptı. İstanbul'da Büyükşehir Belediye başkanı adayı çıkartmayacağız..
Bunu nasıl? Okumak lazım
İstanbul senin için önemli. Kaybedersen biliyorsun ki, adamın çulunu yırtarlar.
Onun için benimle iş birliği yapman doğru..
Yani ben, ilçe ve meclis üyeliklerinde adil bir paylaşım istiyorum. Manisa'yı, Adana'yı, Ankara'yı, Mersini de..
Kodlar bunlar..
Eskişehir özelinde ise, birkaç ilçeyi yeterli görüyorlar ve Melis'te hatırı sayılı bir temsil sayısı..
ESKİŞEHİR'DE KİM OLUR SORUSUNU BANA ÇOK SORUYORLAR?
Garip değil mi?
Zafer abi AK Partinin adayları kim siz gazetecisiniz bilirsiniz? Vay anasına be dedim kendi kendime, iş bize kadar gelmiş?
Dedim ki; benim adayların isimleri ile değil, niteliği, birikimi ile ilgileniyorum!..
Dillendirilen isimlerden biri de Eski Çevre Bakanı Veysel Eroğlu..2014 de de adı geçmişti ama olmadı..
Recep Tayip Erdoğan'ın yol arkadaşı..
Bu kez Eskişehir'i Cumhurbaşkanının kendisi belirleyecek.
Hiç kimse hayal kurmasın. Sürpriz olursa da şaşırmayın!
****
Geçmişten notlar..
1984 ANAP'IN Eskişehir örgütün içi karışık mı karışık. Genel merkez aniden karar veriyor..
Büyükşehir Belediye başkanımız Sezai Aksoy. Herkes şaşkın.. Aksoy seçiliyor..
Neden? Kardeşi Hüseyin Aksoy Özal'ın en yakınındaki isim..
Yıl 1989…
SHP'nin efsane başkan adayı Selami Vardar. Herkes onu CHP' li başkanı olarak biliyor. ANAP'tan belediye başkanlığı yapmış olan SEZAİ AKSOY bir anda oyun dışına ittiriveriyor. Tatarların oyu 'SELAMİ' amcaya gidince SHP seçimleri kazanıyor.. Karşısında ANAP'ın çıkardığı efsane futbolcu-akademisyen maliyeci Fethi Heper.. Politikaya girdiği gibi çıkıyor..
Allaha ısmarladık..
Seçimleri,VARDAR'ın ekibi alıyor..
1994 seçimleri..
DYP' nin örgütü karmakarışık. Belediye ve İl genel Meclis üyeliklerini belirlemek için 'önseçim' yapılıyor. En alttaki sıralardakiler üste çıkıveriyor. Peki, nasıl oluyor bu?
Kim, kimi vurursa. Liste savaşlarında partinin ağa babaları birbirlerini tıraşlıyorlar..
Partinin içi fokur fokur kaynıyor. Üstteki sıralamalar birbirlerini doğrarken alttakiler üste çıkıveriyor.
Listelerdeki isimleri bir görseniz şaşar kalırsınız. Tam bir komedi..
Orhan Soydaş'ın Büyükşehri istediği biliniyor. Partide tabanı da var. Ona göre üyeler yapılanmış..
Sadece onunla sınırlı değil isteyenler. Dedelek gurubu da güçlü. Dedelek aynı zamanda Genel merkez idare kurulunda.. Orhan Soydaş'ı Büyükşehir de görmek istemiyor. GİK üyesi Aydın ARAT. İsmi gündeme bomba gibi düşüyor. Eskişehir'de, örgütte ne tanıyan var nede gören!
Orhan'ın hevesi kursağında kalıyor. Tepebaşı Belde Belediye Başkanlığını mecburen kabul ediyor. Ayhan Boyer'de Odunpazarı alt kademe belde belediye başkanlığı düşüyor.
Kavgalı eve kız vermezler.
Nisan 1999' da DSP'de tek ses.
DSP' de seçimler öncesi kıpırdanmalar vardı. Ecevitler tarafından yönetimlerin sürekli görevden alınmalar üyeyi yıldırmıştı, bıktırmıştı.
Ecevit tecrübeli.
Bülent Ecevit, Büyükerşen'e anahtar teslim görev verdi. Belediye Başkanlarını, il ve belediye meclis üyelerini belirle.
Tam yetki.
Sonuç, üçte üç..
Eğer anahtar teslim olmasaydı, DSP nerede? üç'te üç alacaktı. Somut örneği var..1994 seçimleri.. DSP' nin kazanılan seçimleri bile sahip çıkamayan bir genel merkez teşkilat yapısı vardı.
Acıların faturasına tecrübe deniliyor.
Büyükerşen tek başına bile partilerin üstündedir. Bunu söyleyince kızıyorlar.. Ama gerçek bu.. Farkı da, budur..

GERÇEKLERİN KODLARINI ÇÖZEMEZSENİZ KAZANAMAZSINIZ..
Defalarca bunu ispatlamıştır. CHP Belediyecilik tarihinde ilk defa onun CHP' ye geçiyle birlikte farkındalık yaratmış ve 2014' de iktidarın yoğun baskısına rağmen seçimleri kazanmasını bilmiştir.
Gerçek budur..
Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz? Parti içinde birbirlerinin 'kuyruklarına basanların kuyruk acıları, hemen depreşiverir' böyle zamanda..
Parti içinde, birbirleri ile kavgaları olanların, seçimleri kazanabilme olasılığı yoktur..
Bu denenmiştir.
Aday beklentisi olup da, listelerde yer almayanlar kontr çalışırlar. AK Parti bu durumdadır..
Onun için, Büyükerşen karşısında çıkartabilecekleri adayları elbette olabilir ama kazanma şansları yok gibidir.
Tedirginlikleri bu yüzdendir.
AK Partide bir bakmışsın bir yönetim değişikleri ile, potansiyel beklentileri olanlar kurdukları hayallerle kalıvermişlerdir.
Sonrası belli..
Ben söylemiştim, bu listelerle girdik belliydi, yine kaybettik diyecekler.
Hüzünlü yeşilçam filmlerindeki hüzünlü, ağlamalı, klasik sahneleri de göreceğiz. Arkasından Ankara'nın büklüm büklüm yolları türküsü eşliğinde oynayacaklardır..
Bu havalara kırık havalar diyorlar.
Bazıları, çok kısa zamanda, yukarılarda politika yaptığını zannedenler hızla bir şekilde yer çekimi kanuna uygun olarak aşağıya doğru yuvarlanıp gidecektir..
Sonrası 'politikanın çöplüğünde anılarını yazabilirse, yazacaktır'..
Merak etmeyin.

Cekler-caklar altı aylarına girdik. Bu ayların en büyük özelliği, MART ayı gelmeden caklamaları, ciyaklamaları bol olur. Bundan böyle 'tribün şovlarını' göreceğiz demektir..
POLİTİK VİRÜS BULAŞTIMI ÇIKMAZ..
Siyaset için derler ki, bir bulaşmaya görsün öyle bir virüstür ki bir daha çıkmaz..
Hatta bazıları, virüsten kurtulmak için çok mücadele verenler olmuştur ama bir türlü çıkaramamıştır..
Politik virüs. İstediğiniz kadar kan değiştirin..
Girmiş bir kere. Çıkar mı, çıkmaz mı politikacılar bilir.. Şimdiye kadar çıktıklarını hiç görmedim..