Deniz Çağlar Fırat

Anadolu Üniversitesi'nin peynir kalıbı gibi bölünerek Eskişehir Teknik Üniversitesi'nin doğmasının akademik, idari ve bilimsel sonuçlarına yönelik çok sayıda yorum ve değerlendirme yapıldı. Bizzat bu Pencere'den de bu konuda çeşitli soruları gündeme getirmeye çalıştım. Anadolu Üniversitesi'nin bölünmesinin Eskişehir öznelinde, Türkiye tüketim harcamasında yaratacağı durumise şu ana kadar çok fark edilmedi.
Biliyorsunuz Anadolu Üniversitesi bünyesinde Açıköğretim Fakültesi Türkiye genelinde yaklaşık 2 milyonun üzerinde öğrenciye hizmet veriyor. Bu yüzden de AÖF'ten ciddi bir döner sermaye elde ediliyor ve bu döner sermaye Anadolu Üniversitesinde görev yapan tüm akademik personele pay ediliyordu. Bu rakam da öyle böyle küçük bir rakam değil. Yapmış olduğum araştırmaya göre net olmamakla birlikte tahmini olarak yaklaşık olarak her ay 4 Milyon TL'ye yakın bir paraydı bu.
Yani AÖF'ten her ay yaklaşık 4 Milyon TL'ye yakın bir para, akademik personel üzerinden şehir ve ülke ekonomisine sunuluyor ve gelir-tüketim ilişkisi üzerinden ekonomide canlılık sağlanıyordu. AÖF bir nevi banka gibi çalışıyordu. Bu para ile akademisyenler, şehir ve ülke ekonomisine canlılık katan harcamalar içine girebiliyor, hiç olmazsa tasarruf yaparak bankacılık sistemi canlanıyordu. (Buna marjinal tüketim diyoruz; yani gelirde meydana gelen her bir birimlik artışın tüketime ayrılan kısmıdır bu)
…du diyorum çünkü Anadolu Üniversitesi bölündü. Bölününce ne oldu? Anadolu Üniversitesi bünyesinde olan birçok akademisyen Eskişehir Teknik Üniversitesine geçti ve AÖF ile bağları koptu. Bu durumda da AÖF'ün döner sermayesinden yararlanan akademisyen sayısı azaldı. Her ay 4 milyon TL'ye yakın döner sermaye pay eden AÖF, bölünmeden sonra tahmini olarak şehir ekonomisine akademisyenler üzerinden daha az pay sunmaya başladı.
Böylece AÖF'ün şehir ve ülke ekonomisine sunduğu katkı düştü. Geri kalan tutar ise hazineye kaldı.
ESKİŞEHİR'DE KANAT ÇIRPAN KELEBEĞİN
GAZİPAŞA'DA YARATTIĞI KASIRGA

Hani son dönemlerde sıklıkla konuşulmaya başlanan 'işsizlik, durgunluk, enflasyon 'gibi kavramlar var ya işte bu durum Anadolu Üniversitesi'nin bölünmesi ile daha da hissedilir hale geldi. Çünkü Gelirin düşmesi ile birlikte talep azalır, ekonomideki faaliyet hızı yavaşlar ve ekonomide daralma ortaya çıkar. Talebin düşmesi, reel GSMH'de düşmeye dolayısıyla, ekonomideki istihdam düzeyi ile kazanç ve gelirlerin düşmesine yani durgunluğa neden olur.
Biraz daha bilimsel devam edeyim; toplam talepteki düşme yeterince şiddetli ise ekonomi, kapasitenin altında faaliyetlerini sürdürmek zorunda kalır ve sonuçta işsizlik artar. Talep düşüşünün altı aylık dönemi aşması halinde ekonomide durgunluk söz konusu olur.
Yani şöyle ifade edeyim;
Eskişehir'de kanat çırpan bu kelebeğin yarattığı kasırga Antalya Gazipaşa'da domates üreten bir üreticinin serasını yıkıp dağıtır.