Bazen sıkılıyorum siyasetten, ekonomiden, siyasetin tatsız itiş kakışlarından.

Gelişmiş bir ülkenin köşe yazarı o gün ne yazacağım diye kafa patlatırken bizler, bu arada kendimi de “Köşe yazarı” sınıfına soktum çaktırmadan, hangisini yazsak diye seçmekte zorlanıyoruz.

Hangi tarafın işi daha zor bilemem. Ama bu bilgi ve Haber bombardımanında rahat nefes alacak bir sakin yer arıyor insan Ara sıra; her şeyi boş verip saçma sapan konular hakkında düşünmek, incir çekirdeği doldurmayacak şeylere kafa yormak, önemsiz işlerle uğraşmak istiyor bazen.

Mesela, İnsan aklının içerisinde yaşadığımız evreni anlamak konusunda ulaştığı en büyük başarılardan bir tanesi:” Einstein’ın İzafiyet Teorisi”. Einstein’ın izafiyet teorisi hakkında bir şeyler konuşabiliriz bugün.

Size uzay/zaman teorisinde zamanın nasıl göreceli bir kavram olduğunu anlatmaya çalışırım.

Bunu bir ara hatırlatın bana. Eğlenceli bir yazı olur.

Veya insan ilişkileri hakkında, sosyolojik ve psikolojik analizler yapabiliriz beraber.

Bu da derin bir mevzu.

Ya da “Sanayi ve teknoloji “ hakkında gevezelik edebiliriz. Teknolojinin geldiği son noktada cihazların ve makinelerin birbirleriyle nasıl haberleşeceklerini irdeleriz...

Çocuklarımızı gelecekte nasıl bir yaşamın beklediğini hayal ederiz hep beraber.

Siz de haklısınız...

Memlekette hayal bile kurarken” Ne olacak bu memleketin hali” diye düşünüyoruz.

Şu siyaset denen canavar tamamen egemen oldu hayatımıza. Esir aldı hayallerimizi.

Sakin bir yer kalmadı galiba bizler için.

 Ama en azından;

Güzel Eskişehir’imizin bize bahşettiği porsuk çayının karşısında güzel manzarasına bakarak, demli bir bardak çay yudumlayıp, bizden çalınan huzuru bir kaç dakikalığına geri alabiliriz.