Hırsımıza engel olamıyoruz çoklukla.
Para, mal mülk, mevki makam vb. hırsımıza diyecek yok.
Aç gözlülüğümüze, çok beğenip çok çok istememize diyecek yok.
Bu konuda hiç engel tanımıyoruz neredeyse.

Kainatta zerreyken dünyada dünyalıklarla (Dünyada geçimi sağlayan para, mal mülk gibi şeylere) aşırı derecede uğraşmanın bize faydası ne ola ki.
Güç bir işi yapmak, içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için çalışıp uğraşmalarımız, gayretlerimiz; elimizdekinden hoşnut olup fazlasını istemeyişimiz, kısmetimize rıza göstermemiz bizi hep yüceltmiştir.
Hayatı tozpembe gördüğümüz de oluyor ama hayatın gerçeklerini kabul edemeyişlerimiz de. Hayatının baharında, hayatına doymadan göçüp gidenlerden ibret almada epey bir zorlanıyoruz.
Hayatımıza girenlerin, hayatımızdan çıkanların, hayatımıza girmeye çalışanların, hayatımızdan çıkmaya çalışanların bizdeki etkileri biz daha da güçlü yapıyor.
Hala hayatta olmanın hazzını yaşıyorsak bu belli bir yerde bir işi yapmaya kesin karar verişimiz, bir şeyi yapmak hususundaki gayretimize bağlıdır.

Azim, sabır, kararlılık ve mücadelemizle oluşan başarı ya da başarısızlıklarımız; imtihanımız oluyor bu dünyada.
Çevremizle geçimimizi, hayat dolu insanlara bakışımızı, hayat felsefemizi, yaşama gücümüzü, yaşama şevkimizi nelerle güçlendirdiğimizi sık sık değerlendirmek durumundayız.
Hayat standardımızı yükseltebilme gayretimizi artırdıkça mutluluğa yaklaştığımıza inanacağız.
Hayat tarzımız benzeşenlerle iletişimimizi sağlıklı oldukça yaşamaktan daha çok zevk alacağız.

Bir mesele üzerindeki tartışmalarımız, uğraşmalarımız, didişmelerimiz olgunlaştıracak bizi. Yalanı yalancıyla yanlışı cahille tartışmaktan uzak durmayı öğrendikçe daha çok bağlanacağız hayata.
Bir şeyin üstesinden gelmek için yılmadan, bıkmadan uğraşmalarımız, çalışmalarımız, didinmelerimiz öğretecek mücadelede yanımızda kimler var kimler yan kırıyor yanımızdan.
Katlanılması zor olan haksızlık, sıkıntı, acı, hastalık, yoksulluk, felaket vb. durumlar karşısında umutsuzluğa kapılmayıp şikayet etmeden, sızlanmadan dayanmalarımız, tahammül göstermelerimiz her türlü takdirin üstünde elbette. Bu mücadelemizde yanımızda olanların değerini bilebildikçe hayatımızın anlamı daha da netleşecek.
Olacak, gelecek veya gerçekleşecek bir şeyi telaş göstermeyişimiz, telaşa kapılmadan bekleyişimiz, aceleetmeyişimiz olgunluğumuzun nişanı olmuştur hep. Olgunlaştıkça olgunların yanında saf tutacağız. Sağların sıklığı ve gücü, hayata bir başka bağlayacak bizi.

Ruha ve bedene zarar veren şeylerden uzak duruşumuz, nefsin aşırı istek ve arzularına karşı koyuşumuz başarı yolunda ilerleyişimize sebep olmuştur. İlerledikçe, kendimizi geçebildikçe mutluluğa yaklaştığımızı bilmişizdir hep.
Lehimize olsun deyip de aleyhimize dönen kararlarımız bize çok şey öğretirken lehimize işleyen kararlar dayaşama azmimizi artırdı hep.
Külfette biz hiç tanımayanlar, nimette hep bizden önde oldu, olacak hep.
Mazeret belirtmeye çekindikçe emir üstüne emir üretti, üretecek hep.

Olanlar oldu. Olacaklar hayırlı olur inşallah.
Olsun, hayat bu!
Mücadeleye devam.

Abdurrahim Karakoç (1932-2012) misali işte:
'Bilirim doğmuşum ölmek üzere
Görevim doğruyu bulmak üzere
Mahşerde hesap vermek üzere
Dünyaya ders için geldim bilesin.'
Yola devam özetle.
Düşe kalka ama dosdoğru; dosdoğru!