Anadolu Üniversitesi AÖF gelirleri ve akademisyenlere ödenen dönen sermaye payının düşmesi ya da düşeceği yönündeki haberler birkaç gündür tekrar gündeme geldi. Oysa bu konu 2019'un ikinci yarısı itibariyle tekrar gündeme gelmiş ve bir önceki rektör zamanında da AÖF gelirlerinin hazineye aktarılacağı yönünde haberler Eskişehir basınında bizzat yazılmış ve yorumlanmıştı.
Konu yeni bir konu olmamasına rağmen bunun yaşanacağı haberlerinin yapıldığında sessiz kalanların bugün konuşmaya başlaması ise gerçekten oldukça düşündürücü bir durumdur. Eski rektör zamanında susanların bugün bu durumu eleştirmeye çalışması bana oldukça ilginç geliyor.
AÖF gelirlerinin Hazine'ye aktarılması ve Eskişehirli akademisyenlere daha düşük paylar aktarılması sadece basit bir gelir kaybı olarak ele alınamaz. Daha öncede defalarca yazdığım üzere bu konu ülke genelinde tüketim, tasarruf ve harcama yönünde ciddi sorunlar yaratacaktır.
Şöyle ki:
Biliyorsunuz Anadolu Üniversitesi bünyesinde Açıköğretim Fakültesi Türkiye genelinde yaklaşık 2 milyonun üzerinde öğrenciye hizmet veriyor. Bu yüzden de AÖF'ten ciddi bir döner sermaye elde ediliyor ve bu döner sermaye Anadolu Üniversitesinde görev yapan tüm akademik personele pay ediliyordu. Bu rakam da öyle böyle küçük bir rakam değildi. Yapmış olduğum araştırmaya göre net olmamakla birlikte tahmini olarak yaklaşık olarak her ay 4 Milyon TL'ye yakın bir paraydı bu.
Yani AÖF'ten her ay yaklaşık 4 Milyon TL'ye yakın bir para, akademik personel üzerinden şehir ve ülke ekonomisine sunuluyor ve gelir-tüketim ilişkisi üzerinden ekonomide canlılık sağlanıyordu. AÖF bir nevi banka gibi çalışıyordu. Bu para ile akademisyenler, şehir ve ülke ekonomisine canlılık katan harcamalar içine girebiliyor, hiç olmazsa tasarruf yaparak bankacılık sistemicanlanıyordu.
…du diyorum çünkü önce Anadolu Üniversitesi bölündü. Bölününce ne oldu? Anadolu Üniversitesi bünyesinde olan birçok akademisyen Eskişehir Teknik Üniversitesine geçti ve AÖF ile bağları koptu. Bu durumda da AÖF'ün döner sermayesinden yararlanan akademisyen sayısı azaldı. Her ay 4 milyon TL'ye yakın döner sermaye pay eden AÖF, bölünmeden sonra tahmini olarak şehir ekonomisine akademisyenler üzerinden daha az pay sunmaya başladı.Sonra AÖF gelirlerinin Hazineye devri söz konusu oldu ve böylece AÖF'ün şehir ve ülke ekonomisine sunduğu katkı düştü.
Hani son dönemlerde sıklıkla konuşulmaya başlanan 'işsizlik, durgunluk, enflasyon' gibi kavramlar var ya işte bu durum Anadolu Üniversitesi'nin bölünmesi ve AÖF gelirlerinin şehir ekonomisine aktarılamaması ile daha da hissedilir hale geldi. Adalar'daki cafeden Espark'taki marka mağazaya kadar her kesim bunu yaşadı. Çünkü akademisyenlerin gelirinin düşmesi ile birlikte talep azaldı, ekonomideki faaliyet hızı yavaşladı ve ekonomide daralma ortaya çıktı. Buna bir de korono günleri eklendi.
Yani konu basitçe Anadolu Üniversitesi akademisyenlerinin döner sermaye gelirleri azaldı, ne var bunda denmeyecek kadar ciddi ve önemli bir konuydu. Biz anlatmaya çalıştık, elimizden bu kadarı geldi. Anlayan anladı. Anlamayanlar ise Eskişehir giderek fakirleşen bir ekonomiye sahip oldukça umarım bir gün anlayacaktır.