aklında /kafasında dokuz tilki döndürüp dokuzunun da kuyruğunu birbirinin kuyruğuna değdirmemek
Çok kurnaz olmak; birden çok işi birbirine karıştırmadan doğru biçimde yapmak
ananın karnında dokuz ay /dokuz ay on gün nasıl durdun
Ne de sabırsızsın öyle.
bir dalda dokuz ceviz görmeyince taş atmamak / cevizi çift görmezse taş atmamak
Kazancı çok olmayan bir işe girişmemek
dokuz /kırk kargaya bir sapan taşı
Çok kişiye paylaştırılacak az bir şey
dokuz /kırk öksüzle bir mağarada kalmak
Kendi kendine yetememek; açlık, yokluk çekmek; basit üzüntüleri büyütmek
dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek
Birçok iş birden ortaya çıkıp sıkışık bir durum yaratmak
dokuz babalı
Birçok erkekle düşüp kalkan bir anadan doğma, babası belirsiz (çocuk)
dokuz canlı
Bünyece güçlü kuvvetli, tehlikeleri kolayca atlatabilen
dokuz doğurmak
1. Bir işin olmasını merakla, heyecanla ve sabırsızlıkla beklemek 2. Bir işi zorluk çekerek bitirmek [1]
dokuz koyunun doymadığı yerde dokuz araba ot yolmak
En elverişsiz ortamlarda dahi bir şeyler temin edebilmek
dokuz körün bir değneği
Birçok kimsenin tek yardımcısı, tek dayanağı
dokuz köyden kovulmak
Hiçbir yerde istenmemiş, birçok yerden uzaklaştırılmış olmak
dokuz kurda bir hurda
Arz talep dengesizliğinde oluşan talep patlamasını ifade eder
dokuz okka kuzu yiyip dokuz ay su içmemek
Bir şeye uzun süre dayanıklılık göstermek
dokuz parça olmak
Çok çalışmak
dokuz yorgan eskitmek /paralamak
Çok uzun yaşamak
dokuzu verip onu kurtarmak
Büyük bir kazanç uğruna elindekileri feda etmek
hafta sekiz gün on dokuz
Hemen her gün, bıktıracak ölçüde sık
kırk /dokuz fırın ekmek yemek
Çok daha fazla emek sarf etmek
kırk /yetmiş/dokuz/bin dereden su getirmek
Birini inandırmak veya aldatmak için çok dolambaçlı anlamlı anlamsız gerekçeler ileri sürmek
sekiz ağız dokuz dudak
Ağzından söz çıkmamak, konuşmamak
dokuz ay karnında taşımak
(anne) Bebeği doğuma kadar ana karnında taşımak
mart dokuzu
Yeni takvime göre 22 mart
[1] Sonucu merakla beklenen uygulamaların tedirginliğini bildirmede kullanılır.
