Özcan Türkmen

Hemen hepimizin bildiği anonim Kerkük hoyratı şöyle:
'Kerkük'ün ḳal'asıyam
Bi(r)beġinbalasıyam
Torpaġıma göz tikenin
Başının belasıyam'
Evet; Kerkük, gönül ve ülkü dünyamızın nirengi noktası…
Özünde yukarıdaki dörtlükten hareketle yola çıkan Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN'in son kitabıDünü Bugünü ve Geleceğiyle Hatıramdaki Kerkük,Doğu Kütüphanesi Yayınlarından 432 sahife olarak yayımlandı.Bu hatıratta, Türkiye Irak sağlık ve Eğitim Ortak İşbirliği Konseyince düzenlenen Irak seyahatindeki Sayın ÖZDEN'inintiba ve düşünceleri anlatılıyor.
Özden; gezi süresince konu ile ilgili emeği geçen herkese teşekkür ederken Devletimizin KIZILAY, AFAD ve TİKA vasıtasıyla TÜRKMENELİ'nde gördüğü hizmetleri takdire şayan buluyor. Gezi dönüşünde Eskişehir basınının ilgi, dikkat ve desteğini de önemseyen Özden, hakkı teslim ederek bütün ilgili ve yetkililere şükranlarını iletirken eşi ve çocuklarının 'kitaplarına geleceğin inşasına bir fidan dikmek idraki ile baktıkları için takdirle anıyor.Belli kişilerin yansıra nice isimsiz kahramana ithaf edilmiş olması, benim için ayrı bir anlam ifade ediyor.
Kitap; 'Hatıramdaki Kerkük, Irak'ın Durumu, Türkmenlerin Dramı, ABD İşgali ve İşbirlikçiler, Türkmen Halk İnançları, Kimyasal ve Biyolojik Tehditler, Türkmenelinde Gündelik Hayat' ve 'Dünden Bugüne Erbil' olmak üzere sekiz bölümden oluşuyor. Kaynaklar ile kitabın sonunda vearada uygun yerlerdekivesikalar ve görsellerin ilgi duyanlar için çok ayrı bir önemive değeri var.
Prof. Dr. Hilmi Özden'i ESOGÜ Tıp Fakültesi Anatomi bölümündeki hocalığının yanında Eskişehir Türk Dünyası Başkenti Ajansı Danışmanlığı, Eskişehir Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü, dil ve edebiyat alanındaki olağanüstü başarıları ile yakından tanıyor; böyle bir bilim insanınıyakından tanımaktan gurur duyuyorum. Kadirşinas, gönlü güzel böyle insanların Türk Medeniyetinde artmasını da can-ı gönülden arzu ediyorum. Bu arada ikinci baskısı da yapılan 'Ankaralı Arabacı İsmail ve Mustafa Kemal' romanını da özellikle ve ısrarla Atatürk sevdalılarına tavsiye ediyorum.
Türkmeneli, bu kitapla daha bir güzel anlatılıyor. Kerkük Irak Türklüğünün merkez şehridir. Iraktaki en büyük Türkmen nüfusu bu şehirdedir. Irakta 1958'den sonra Irak Türkmenlerine yönelik politikalarında Türkmen nüfusun ağırlığını ortadan kaldırmak üzere politikalar geliştirilmiştir. Irak Türklüğü idamlarla, ağır hapis cezalarıyla, malına el koymayla, sürgünlerle, kültür alanındaki kısıtlamalarla 20. asır boyunca daima baskı altında tutulmuş ve sindirilmiştir.Bugün üç milyona yaklaşan Türkmen nüfusu yanında gurbet diyarlarında da sayısı kolayca kestirilemeyen büyük bir Türkmen topluluğu barınmaktadır.
Kerkük sevdalısı Önder Saatçi'nin Kerkük Vakfı Dergisi'nde belirttiği üzere 'Her bir Türkmen'in, bugün Türkmeneli diye adlandırılan coğrafyada acı tatlı hatıraları olmuş, bu geniş topraklarda Türkmenler hayatı tanımış, kendi kimliğini ve kişiliğini bulmuştur. Bu yüzden, Irak Türkmenleri siyasî olayların etkisiyle dünyanın dört bir tarafına savrulsa da yurtlarına duydukları sevgi, hasret ve bağlılık kolay kolay ortadan kalkmayacak ve hoyrat geleneği sayesinde hem sıladaki yeni nesillerin millî benliği güçlenecek hem de gurbetteki yeni nesillerin bu Türk yurduna yabancılaşmaları önlenecektir.'
Kerkük hoyratları duygu seline paralel olarak da sayın Özden, kitabının dört yüz on birinci sayfasında şöyle diyor.'Turan küheylanı silkindi etrafına baktı. Başı Kerkük'te tüm vücudu sırılsıklam asırların terinden ıslanmıştı. Şaha kalktı kişnedi, haykırdı. Doğu Türkistan'dan, Güney Türkistan'dan Bosna'ya kadar rüya gören atlar, bu kez hakikatle buluştu.
Kanatlandı, birer kanatlı attılar. Onunla destanlara destan yazdılar. Evliyalar baktılar: !Hû erenler, biz böyle bir şey bu güne kadar işitmedik'
Âlimler geldiler: 'Düşünce de düş de bugüne kadar görmedik' dediler. İdareciler 'Bugüne kadar niye sormadık, öğrenmedik?' diyerek hayıflandılar. Ak saçlı analar, aksakallı dedeler, ak yazmalı gelinler kızlar, oğlanlar bebeler, ağladılar ağladılar. Nuh'un tufanı damla kaldı. Hakikat güneşi açtı, yükseldi, yükseldi, Türk'ün burcuna kondu.
Oğuz Handan, Kıpçak Handan ses geldi: Ey Dünya! Ey Kainat! 'Güneşler Bayrağımız, Gökler çadırımız'. Hz. Muhammed Mustafa (SAV), Ehl-i Beyti, Ashab-ı Güzin ve görmeden sevdikleri kardeşlerim dedikleri ile TÜRK ÇADIRI'nda itikafa girdi, dualar etti.Üçler, yediler, kırklar, erenler enbiyalar Hakk hürmetine. Söz bitti, öz ete kemiğe büründü.Öz; mazlumlar mazlum milletler ile göründü. Bizlere de mazluma toprak, aş, su, nefes olmak kaldı.Varlığın yaradılış sebebi Muhammed'e kıldık selam. Bir gün olur biz gideriz. Anlayana ettik kelam'
Evet; okuru bol, faydası çok olur inşallah.