Mektup, 'Uzakta bulunana herhangi bir amaç ve sebeple gönderilen ya da kamu kuruluşları arasında haberleşmeyi sağlayan bir yazı türü'dür. Eskiden hayatımızda çok önemli bir yeri vardı mektubun. Mektubun kağıdı, zarfı mürekkebi; yazan ve yazılana göre anlam ve değe taşırdı. Çizgili kağıtlara yazılırdı. Çok özenen, çizgisiz beyaz kağıt kullanırdı. Özellikle aşk mektuplarının renkli kağıtlara da yazıldığı da olurdu.
Yatılı okulda okuduğum yıllardaki mektup dağıtılma gün ve saatini; o toplulukta yaşadıklarımı unutamam hiç. Bu okulda seçimle geldiğim ilk görevde ilk icraatımın mektup zarflarına ve mektup kağıtlarına Yunus Emre'nin 'Sevelim Sevilelim' ibaresi ile portresini bastırıp 'Öğrenci Örgütü' marifetiyle sattırdığımı da hiç unutamam. Bu uygulamanın diğer öğretmen okullarında da sonradan başladığını gelen mektuplardan, tebriklerden öğrenmek, görmek de çok memnun etmişti beni. Okul arkadaşlarımın çoğunun aşk mektubundaki kağıt ve zarfbudur.
Mektup çeşitlerini şimdilik ayrı tutarak özelliği ve de güzelliği itibarıyla özel mektupları inceleyelim hele şöyle bir.
Ekleyecekleriniz mutlaka vardır ya okuyup değerlendirelim bakalım aklıma gelen 'mektup'ları…
Hani, şu ucu yakılan mektuplar...Hatırlamak, hatırlanmak, hatırı korumak amaçlı mektuplar…Okumanın da yazmanın da çok hoş(!) olduğu mektuplar…
Güfte Mehmet Gökkaya, beste Erol Sayan'ınhüzzam şarkısındaki
'Yine yakmış yar mektubun ucunu
Askerlikte sevda çekmek zor diyor' denen mektuplar…
Nida Tüfekçi'nin Nimet Balkan'dan derlediği Neşet Ertaş ile ölümsüzleşen Niğde Bağları türküsündeki 'Mektubun gelmiyor yollar gış mıdır'dedirten mektuplar…
Sivaslı Kemal Demir'den alınan Ali Ekber Çiçek Türküsü
'Mektup selam söyle benden sılaya
Söyle benim için de eller ağlasın
Gözü yaşlı düştüm gurbet ellere oy
Uzaktır aramız da yollar ağlasın'daki mektuplar…
Ahmet Sezgin'in Ahmet Gazi Ayhan'dan derlediği Kayseri türküsü
'Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır
Bugün posta günü canım sıkılır
Ellerin mektubu gelmiş okunur
Benim yüreğime hançer sokulur''daki mektuplar…
Özhan Eren'in 'Gözüm yolda gönlüm darda/Ya kendin gel ya da haber yolla/Duyarım yazmışsın iki satır mektup/Vermişsin trene halini unutup' diyen türküsündeki mektuplar…
İçinde ne yazıldığı bilinen bilene özel bir merasiminde neredeyse sülalenin toplanıp okunduğu askerden gelen mektupları; kaza, bela, ölüm, ağır hastalık gibi sevimsizliklerin bilerek yazılmadığı; askerin arkadaşlarına, komutanlarına özel selam yollanan klişe asker mektupları; özellikle asker ve öğrencilere, yasak olmasına rağmen zarfın içine saklanan(!) harçlıkların olduğu mektuplar…
Boş kibrit kutusuyla ya da vb. şekille mahallenin küçük postacısı(!) ile gönderilen; içine bergüzarlar (saç, mendil, koku, yazılı- imzalı fotoğraf vb.) konulan yavuklu, sevgili, nişanlı mektupları; havas olduğumuza yazıp da ne kendine ne postaya bir türlü veremediğimiz; bizde saklı kalan mektuplar; sevda/aşk bittiğinde birbirine iade edilen, ayrılış, terk ediş, mutluluk dileyiş mektupları…1970'li yıllarda mektup zarfının içinden okuma yazma bilmeyen karısına okunmuş teyp kaseti çıkan mektuplar...
Şehitlerin cebinden çıkan, filmlere konu olan mektuplar …
Yazanın ve yazılanın ruh haline tercüman olan; iç dökülene, sır paylaşılan, sır bölüşülen,özel bilgilerin özel sevdaların anlatıldığı mahpus mektupları; bekleyenleri de mektubunu geciktirenleri de büyüleyen mektuplar …
Mektup alıp vermenin mecburen köy PTT acentelerinde olduğundan uda hayaya bürünüp yazılamayan, alınamayan mektuplar; karımıza kocamıza, mecburen, yazdığımız mektuplarda gönderen de alan da aynı kişi olduğu mektuplar…
Evet, evet benden bu kadar… 'Sanal alemdeki, sosyal medyadaki mektuplar…' deyişinizi duyar gibiyim. Onlar bir dahaki sefere inşallah…
Yine de mektuplar, mektuplar, mektuplar….