Ülke gündemi birden farklı söylem ve sosyal olaylara zemin olmaya başladı.
Sosyal hayatımızda aynı anda birbirinden farklı cereyan eden olaylar dikkatleri çekiyor: 'Sarıklı çarşaflı kortej, Gaziantep'te yaşlı Suriyeli kadına tekme, Esenyurt'ta camide çocuk tacizi, halkın faili linç etme girişimi, herkesin göreceği yerde cinsel ilişki, Bebek sahilinde bankta çıplak erkek, Galata'da kendini yakan adam, Manavgat'ta yolda yürüyen çırılçıplak kadın…' Haber kanalları ve sosyal medya bu olayların görüntü ve kapsamlarıyla gündemlerini oluşturuyor. Önemli bir grup tarafından sığınmacı/göçmenler hedef tahtasına konulmuş vaziyette. Suriyeli, Pakistanlı, Afgan ve Afrikalılara tepki yağıyor. Valilik açıklamalarına göre failler ülke vatandaşı. Faillerin nüfus kayıt bilgileri paylaşılıyor; nafile, linç kampanyası devam ediyor; çünkü göçmen sorunun analiz jeopolitik olarak yapılmış değil.
Göçmen sorunun arkasında emperyalist güçler vardır.
ABD Suriye'nin üçte birini işgal etmiş vaziyette. PKK ise Rakka ve Deyrizor gibi kentlerde hakimiyet kurarak petrolden günlük 420 bin USD petrolden gelir elde ediyor.
Bu esnada emperyalizm beslemesi basın Suriye ile ilgili yalan haberleri servis etmekle meşgıl, perde arkasında ise İngiliz istihbaratı görev alıyor. Radikal, İslamcı ve ayrılıkçı terör örgütleri PKK/YPG, DAEŞ, EL NUSRA Suriye'yi parçalamak için ABD tarafından arpalanmakta. Suriye toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan bu uluslar arası terör örgütlerinin eylemleri neticesinde 22 Milyonluk Suriye nüfusunun yarısı ülkesini terk etti, yer değiştirdi. Amaç Suriye'deki devlet otoritesini çökertmek. İşte bu atmosferde göçmen sorunu Türkiye'ye servis edilmiştir. Suriyeli göçmenlerin Türkiye'ye göçü sağlanarak Türkiye'de de ekonomik ve sosyal çöküntü oluşturulmak istenmektedir. Emperyalizm bir taşla iki kuş vurmuştur: Devlet otoritesi zayıflatılan Suriye, göçmenleri kabul ederek ekonomisi ve sosyal düzeni bozulan Türkiye… Diğer göçmenlerin ülkemize geliş sebepleri de farklı değildir. Bu jeopolitik gerçeğin üzerini örtmek için göçmenlere yönelik linç kampanyası başlatılmış, çaresiz insanlar hedef tahtasına konulmuştur. Birileri hedef tahtasına yerleştirilecekse bunlar emperyalist güçler olmalıdır. Besleme, yalaka ve yularlarını emperyal güçlerin eline teslim etmiş olan basın ve sosyal medya güçleri arpaları kesilmesin diye sığınmacı ve göçmenleri yem etmektedir.
'Türkiye'de neler oluyor?' sorusuna vereceğimiz açık ve cevap yanıt bu olacaktır:
'Türkiye'de emperyalizmin uşakları jeopolitik ve milli gerçeklerden uzak vaziyette, kendi şahsi menfaatlerini muhafaza etmek için göçmen ve sığınmacıları karalıyor, sosyal infial yaratmak istiyor…'
Hep beraber dikkatli olalım…