İnan Çalışır

Öfke; insanların kendilerini savunması için gerekli olan bir duygudur. Her insanda 'öfke' denen bir duygu mutlaka vardır, yani öfkesiz insan olmaz. Ancak, onu yerinde ve zamanında kullanmasını bilmek çok önemli bir durum olsa gerektir. Öfkeyi saldırgan olarak değil de, savunucu bir biçimde, onu daha yapıcı bir davranışa dönüştürmek gerekir.
Öfke, yerinde ve zamanında kullanılmadığı taktirde yani kontrol edilemediğinde insanı eli kanlı ve gaddar bir kişi haline getirebilir. Öfke ile ilgili Atalarımızdan bize gelen ve toplumumuzda da sıkça kullanılan sözlerden…'Öfke gelir göz kızarır, öfke gider yüz kızarır- Öfkeyle kalkan zararla oturur…'
SEÇİLMİŞLİK
Bir hizmette görevlendirilmiş olmak, kişi için 'seçilmişlik' değil, sadece bir lütuftur. Başka her durum gibi bir imtihandır. Eğer vazifeli olma hali böyle görülmez de ayrıcalıklı olma şeklinde değerlendirilirse, yapılan işlerden ne yapan ne de muhatapları hakiki bir fayda sağlayabilir.
Hiç birimiz mükemmel değiliz. Hem kendi bireysel hayatımızda hem de kardeş ve arkadaşlarımızla omuz omuza verdiğimiz işlerde kusursuzluk mümkün değildir. Bütün mesele zaafları görmek ve bunların soluğumuzu kesmesine izin vermemektir. Hizmette bulunanların toplumun ilgi ve ihtiyaçlarını karşılamak, çevreyi daha yaşanılır hale getirmek için kendi aralarında birlik ve beraberlik içinde olmaları, karşılıklı sevgi, muhabbet ve dayanışmanın, o beldeye teveccühü açısından hayati önem arz etmektedir. Hizmetin hedefine ulaşabilmesi de buna bağlıdır. Bunu ters yüz edecek en büyük tehlike ayrılık, fitne ve kargaşadır. Fitneye sebep olabilecek en ciddi hastalık 'benlik' duygusudur.Lütfen dikkat!... Nefsin karanlık labirentlerinde dolaşmaktan bıktığı için tedaviye gelenlerin, yeniden aynı dehlizlerde ömrünü çürütmesi ne kadar acıdır…
Herkes için gerekli bir muhasebedir ama özellikle bir hizmet içinde bulunanlar, kendi zaaf ve zayıflıklarını görmeli, attığı adımların, aldığı kararların üzerine bunların gölgesinin düşüp düşmediğinin muhasebesini yapmalıdır. Aksi halde insanların nice umutlar bağladığı makam ve yetkilerin, kişisel zaafların tatmin aracı haline dönüşmesi kaçınılmaz olur…