'Muradında ümidin üzme ağa
Gece yüklüdür kim bile ne doğa'

'Tutulmaz değme nesneyle il ağzı
Meseldir kim il ağzıdır yil ağzı'

Akıl yaşta değil baştadır başta
Kişinin miktarı bilinir işte MESTÎ (Tosyalı Saatçi Mahir, 19.YY)

Akl ü iz'anına hiç olma mağrur
Bin bilsen de yine bir bilene sor SALBURCUOĞLU (Kimliği hakkında bilgi yok)

Az nesneler olur bol vara vara
Erer bir menzile yol var avara
Belki sultan olur kul vara vara
Çay denize labüd erer demişler YESARÎ (1251-1320)

Az tama' çok ziyan getirir her an
Kanaattir nefse yular demişler MEVCÎ (Kimliği hakkında bilgi yok)

Bin dinle yüz düşün bir tek söz söyle
Sözünden bilinir irfan demişler MİR'ÂTÎ (19. YY)

Bin dostun olsa da güvenme ey can
Bin dosttan çoktur bir düşman demişler MİR'ÂTÎ (19. YY)

Bir bakışta miktarını fark eder
Herkesin belinde kantar demişler FİGANÎ (1815-1893)

Bir iyilik edersen ismini anma
İkrarında pek dur sözünden cayma RAHMÎ (19.YY)

Bir kahvenin vardır kırk yıl hürmeti
İyiler unutmaz insaniyeti MERDÜMÎ (? -1863)

Bir söz söylenirse kendine sanır
Haflı olur hain olan demişler REFİKÎ (19.YY)

Bu dünya böyledir ezelden ekser
Testiyi kıran da mükafat bekler ŞİKÂRÎ (19.YY)

Bu meşhur meseldir ben demezem la
Şair kim şairi basar demişler ŞEM'Î (1784-?)

Cami yıkılsa da mihrab yerinde
Kalır güzellikten eser demişler YESARÎ (1835-1902)

Cevr ü cefaya mihr ü vefa firkate visal
Her derdin ey gönül bu cihanda devası var FİTNAT HANIM (1842-1911)

(*) Kaynak: DİLÇİN Dehri, Edebiyatımızda Atasözleri 1, TDK Yayınları, Tıpkı Basım, Ankara 2018