Günümüzde ideoloji teknolojiyi, teknoloji ideolojiyi besliyor. Böylece hayat tarzı da değişerek devam ediyor. Bu değişime belli noktalarda gelişim de diyebiliyoruz.
Değişim ve gelişime ayak uydurabilen insanımız, mutlu yaşıyor. Ayak uyduramayan da sıkıntıdan kurtulamıyor.
Esas olanın insan olduğunu unuttukça mutsuzluk artıyor. Teknolojiyi, insanın yerine koymaya çalıştıkça mutsuzluk artıyor.
Teknolojiden uzak kalmak, bilim ve teknikten uzaklaşma ve geri kalmışlık demek elbette.
Günümüzde bizi arkasından koşturan teknoloji, bir yönüyle tüketim kültürünün görünmez silahı durumunda maalesef.
'Çeşitli sanayi dallarıyla ilgili yapım usullerine, kullanılan araçlara ve aletlere ait bilgilere' 'teknoloji' diyoruz. Bir yönüyle iş geliştirmenin esası olan teknoloji, medeniyet yarışında vazgeçemeyeceğimiz bir güç elbette.Esas olan, dengeyi kurabilmek elbette.
Çok küçük denebilecek yaştakilerin elinde tabletten geçilmiyor niyeyse.Bizim zamanımız böyle değildi. Teknoloji hakim olmadan önce, bir çocukluk yaşadığım için çok mutluyum şahsım adına.
Elektronik aletlerin kıskacından kaçamıyoruz bir türlü. Cep telefonu kullanma yaşı her gün düşerken cep telefonu değiştirme yarışı her gün yeni bir hız kazanıyor.Anı yaşamak yerine herkes elindeki elektronik aletle anı belgeleme yarışında…
Cep telefonu, tablet, bilgisayar …adına ne derseniz deyin çoğumuz, bu camın esiri olmuşuz kalanımız da sırada maalesef.Bu teknolojinin bir açıdan bize hizmeti bir başka açıdan da hezimeti….
Hangi açıdan bakarsak bakalım 'Teknolojik bağımlılık' bu! Bunun kaçışı yok maalesef.
Sevdiklerimizle zaman geçirmenin anlamını ve değerini akıllı teknolojik aletler alt üst etti. Olan aklımızı aldı 'akıllı' aletler.Aklımızın çoğunu cama(cep telefonu, tablet, bilgisayar vb.) emanet ettik.
Gündelik hayatın büyük bir bölümünü daha kolaylaştırabilirken zamanımızı bunlarla tüketiyoruz çoklukla.
Özellikle cep telefonumuz olmadan evden dışarı çıkamıyoruz niyeyse.
Teknoloji kullanımında yeni bir farkındalık oluşturmak zorundayız. Bu konuda hepimizin söyleyeceği çok şey var elbette.
Sosyal medyada dolaşan aşağıdaki 'kurgu' sizce de gerçeğe yakın mı ki! Bu, gerçek olabilir mi ki!
'-Alo, Gordon Pizza mı?
-Hayır efendim! Google Pizza!
-Yanlış numara galiba, kusura bakmayın.
-Hayır efendim!Numara doğru, Google olarak Gordon Pizza'yı satın aldık. Artık Google Pizza.
-Öyle mi? O zaman bir sipariş vermek istiyorum?
-Tabii efendim. Her zamankinden mi?
-İyi de ne sipariş vereceğimi nereden biliyorsunuz?
-Biliyorum efendim. Son beş keredir mantarlı, sosisli, sucuklu, kalın hamur istemişsiniz.
-Hım. Tamam, o zaman. Yine öyle olsun!
-Öyle olmasın efendim. Size onun yerine kuru domatesli, biberli sebzeli pizza göndersem?
-Neden?
-Bakıyorum da kolestrolünüzüç yüzün üzerinde, üreniz de yüksek.
-Bunu nereden biliyorsunuz?
-Son check-up'ınızon beş gün önce imiş efendim, ona baktım.
-Tamam, anladık ama ben yine kendi siparişimi istiyorum. İlaçlarımı alıyorum zaten.
-Özür dilerim efendim, ilaçlarınızı da pek almıyorsunuz. Otuz tabletlik kolestrol ilacınızı alalı doksan günü geçmiş.
-Sonra tekrar aldım, hem size ne?
-Sonra tekrar almamışsınız efendim, kredi kartı harcamalarınıza baktım.
-Yahu nakit aldım. Onun kaydı yoktur.
-Nakit de almış olamazsınız kırk beş gündür bankadan nakit çekmemişsiniz.
-A a! Belki başka bir nakit kaynağım var canım, nereden bileceksiniz?
-Olamaz efendim. O zaman vergi kaçırıyorsunuz demektir. Gelir vergisi beyanınızda başka bir nakit gelir görünmüyor.
-Yok artık. Yuh be!
-Sinirlenmeyin. Sadece size yardım etmek istiyorum efendim, asla kötü bir niyet yok.
-Biliyor musun? Artık gına geldi. Çekip gideceğim dünyanın ücra bir köşesine, ne internet, ne Google, ne teknoloji kafamı dinleyeceğim. Yeter artık. Yeter be!
-Biraz zor efendim.
-A a! O niye o!
-Pasaportunuzun süresi dolmuş efendim.'

Evet; teknoloji kabul ama nereye kadar ki!