Gün olur, bir meselede nasıl hareket edeceğimizi belirleyemeyiz. Rahat, huzur, dinlenme, istikrar bizden uzaklaşır gider. Durulup yatışamayız.
Birçok şey veya bir çokhusustan birini seçemez, biri üzerinde duramayız. Belli, kesin bir hükme varamayız.
Yerimizde duramayız, huzurumuz olmaz bazen. Bazen de ölçüyü aştığımız olur.
Üzerinde düşünüp veya anlaşıp ne yapmamız gerektiğinitam belirleyemeyiz.
Şüphe, bu durumlarda yakamızı bırakmaz bir türlü. Zira şüphe, kararsızlık ortamındadır.
Korktukça şüphemiz artar, şüphemiz arttıkça daha çok korkarız. Korkak yaratılışlarda şüphe,daha çokaktiftir.
Emin olduğumuz konularda tereddüdümüz azken tam bilemediğimiz hususlarda tasalarımız, kaygılarımız, endişelerimiz de artar. Zihnimiz duruluncaya kadar devam eder bu hal.
Az bilen daha çok şüphelenir.
Bu şüphelerimizden kurtulmak çok zordur, çok çaba gerektirir bu hal. Bunun en kısa ve kestirme yolu becermesi çok zor olsa da 'şüpheler gerçekmiş gibi işlerimizi görmek, yanlışmış gibi de dizginlemektir.'
Şüphe de insan gibi çeşit çeşit. İçimizde kendiliğindendoğan şüphelerimiz var bir de başkalarınca içimize sokulan şüpheler var.
Zihnimiz bulandırmadan bunlardan sıyrılabilmenin yolunun akılcı olmaktan geçtiğini kabul etmek durumundayız.
Akıllılar daima şüphecidir şüpheci olmasına da kendini kontrol etmesini de çok iyi bilirler. Kendini kontrol edebilenler de bu durumdan nasıl kurtulacağını bilenlerdir.
Tedbirli olmak durumundayız. Her işimizde sabır ve tedbire uyduğumuz sürece sıkıntıya girmeyeceğimiz aşikardır.
Bu konuda 'Dalından şüphe ettiğin ağacın gölgesinde soluklanmayacaksın.' sözünü hepimize yol gösterir inancıyla bir kere daha hatırlamakta fayda var.
Kimden, kimlerden şüphelenip kimlerden şüphelenmemek gerektiği uzun bir mücadeleden sonra öğreniliyor. Buna bir hayat tecrübesi de demek mümkün.
Aldatmamak ve aldanmamak için çaba sarf etmeliyiz. Aldatılmış olmak,biz daha da şüpheci yapıyor.
Özellikle bizi yanıltanlara karşı şüphelerimizde daha dikkatli olmalıyız.
Şüphe bizi birçok zevkten mahrum eder. Şüphe saadetin engelleyicisidir. Bunaldıkça; sıkıntı ve çaresizlikten şaşkın duruma gelip daraldıkça şüphelerimizi gözden geçirmekte fayda var.
Bizi bunaltan şüphelerden kurtulmak için mücadele etmek durumundayız.
Şüphelerin esiri olmayalım. Şüphelerimiz, bizi, aşağıdaki Mesnevi'den alınan kıssaya çevirmesin aman:
'Zengin olduğu kadar da cimri bir adam vardı. Cimriliği her tarafta konuşulurdu.
Bir gün, bu adam,mescide gitti. Namazdayken aklına 'Acaba evde kandili söndürdüm mü?' diye bir şüphe geldi. Hemen evine koşarak kapıyı çaldı. İçerden ses veren hizmetçiye:
'Sakın kapıyı açma. Sözlerime kulak ver. Odada kandil yanıyorsa hemen söndür. Kandilin yağı tükenmesin.' diye emretti.
Hizmetçi 'Peki, kandili söndüreyim ama kapıyı neden açmayayım?' diye sorunca cimri 'Kapının tokmağı aşınmasın.' dedi.
Hizmetçi 'Güzel… Kapıyı da açmayayım ama siz camiden eve kadar yürümekle pabuçlarınızın eskiyeceğini düşünmediniz mi?' dedi.
Cimri adam, bunun da cevabını şöyle verdi:
'Düşünmez olur muyum hiç. Elbette düşündüm. Buraya kadar çıplak ayakla geldim. Pabuçlarım koltuğumun altında!''