AKP 3 kasım 2002 seçimlerinden önce seçim döneminde beyannamelerinde;
Yasaklar kalkacaktı.
Yolsuzluklar kalkacaktı.
Yoksulluk kalkacaktı.
Vesayet rejimine son verilecekti.
Yeni bir demokratik anayasa vaat ediliyordu.
Yeni bir Türkiye..
Kulağa hoş geliyordu.
****
Yıl 2011.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek...
Deneyimli bir siyasetçi.
Muhafazakar sosyal Liberal.
Özgürlükçü.
ANP felsefesini benimsemiş.
Hukukçu.
İyi niyet girişimleri başlatmış ve yeni bir demokratik anayasa girişimleri için çalışma başlatmıştı.
AKP yapacağını seçim meydanlarında söz vermişti.
****
Cemil çiçek Türkiye'nin anayasa hukuku alanında profesörlük unvanı bulunan tüm isimleri görüş ayrımı yapmaksızın davet etmişti.
Çağrılan isimler arasında AK Parti hükümetinin bugüne kadarki anayasal ve yasal değişikliklerine destek veren isimler kadar bu anayasal ve yasal değişikliklere açıkça muhalefet eden hocalar da yer almıştı.
'Katkılarınız önemli'
Çiçek'in profesörlere gönderdiği davet mektubunda ;
'Yeni anayasa konusu, seçim öncesi ve sonrasında bütün siyasi partilerin gündeminde önemli bir yer teşkil etmiştir. Yasama yılının başlangıcıyla birlikte bu konu, TBMM ve kamuoyunun gündemine de gelecektir. Bu süreçte anayasa hukuku alanında çalışma yapan akademisyenlerin katkıları önem arz etmektedir. Bu konuya ilişkin görüş ve önerilerin paylaşılması amacıyla Başkanlığımızca 19 Eylül 2011 Pazartesi günü saat 10.30'da TBMM'de anayasa hukuku alanındaki akademisyenlerin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilecektir. Söz konusu toplantıya katılmanızı diler, yapacağınız katkılardan dolayı şimdiden teşekkürlerimi sunarım.'
24 profesör davet edilmişti.
Kimler yok ki.
En azından iyi niyetli bir girişim.
Hocaların fikirleri alınacak...
İleri demokrasiye nasıl geçilecek?
Ne oldu o çalışmalara?
***
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Çiçek'in girişimini şöyle değerlendiriyor.
'Çağrı varsa hukukçular tartışır. Ancak anayasaları millet, halk yapar, hukukçular yapmaz. Partiler, başta iktidar partisi herhangi bir önyargı olmaksızın anayasaya yapımı etrafında buluşmalı. Anayasa yapım sürecine önyargısız yaklaşıyoruz ancak tek bir şartımız var. Temel hak ve özgürlükleri güçlendirmek. Bireyin özgürlük alanını genişletmek, devletin özellikle yürütme organının gücünü sınırlandırmak. Ana çerçevemiz budur. 'Başkanlık sistemine geçelim' şeklinde bir yaklaşımla yeni anayasa yapma şansımız yoktur.'
Çok doğru bir tespit.
Sonrası?
****
Burhan Kuzu...
Bir zamanlar TV ekranlarından rejimler konusunda fetvalar veriyordu. Burhan Kuzu anayasa hukukçusuydu. Sistemleri bilmemesi olanaksızdı..
Osman Can.
Ergun Özbudun
Bedii Süheyl Batum...
Anayasa hukukçusuydu.
****
İlk örnekler, ABD modeliydi.
Sürekli, onu örnek veriyorlardı.
Kuvvetler ayrılığının ne kadar iyi işlediğinin faziletlerini anlatıyordu.
Başkanlık modelini savunan anayasacı 'Burhan Kuzu' nun söyledikleri havada kaldı.
O bile şaşırdı.
Koskoca, 'ekran anayasa' profesörü yalpaladı.
En son, o da eh! Ne yapalım bari erli ve milli 'Türk' tipi olsun dedi.
Cumhurbaşkanlığında karar kılındı.

*****
En sonunda bir yazılı 'metin' ortaya çıktı...
Daha önce boşa konuşmuşuz, yazmışız.
Türk tipi başkalık modelini ilk defa MHP gördü.
Başbakan, geçmişi delete yaparak MHP ile el sıkıştı.
Sarıldılar ve CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu na çağrıda bulundular.
TREN kaçmadan aramıza sen de katıl.
Kılıçdaroğlu katılmadı.
Ben dedi, 'güçlendirilmiş parlamenter sistemden' yanayım dedi.
Kim? Nasıl, neden, niçin güçlendirilecek?
CHP bunu açıklayamıyor.
Sadece 'soyut' konuşuyor. Somut hiçbir şey yok.
Güçlendirilmiş parlamentarizm diyor.
Gerçi Kılıçdaroğlu arada bir ABD modelini de istiyor gibi de konuşuyor..
AKP geçmişte parlamenter sistemi savunuyordu, 'çark' etti.
MHP parlamenter sistemi savunuyordu çark etti..
*****
Sadece, Türk tipi anayasa değildi yapılan.
Sadece, Türk tipi başkanlık modeli de değildi.
Tek yetkili.
Yasama, yürütme, yargı, Parti Genel başkanlığı.
Milletvekillerini belirleme yetkisi.
Tek başına.
Daha ne olsun..
*****
Bir zamanlar, Mao Zedung insanları tek tipleştirmişti.
Çinliler, birbirlerinin aynısı gibiydi. Çekik gözlü. Birbirlerinin klonlanmış hali..
İşi kolaydı. Çekik gözlü.
Jivkov, Bulgaristan'daki Türkleri tek tipleştirmek istemiş işe isimleri değiştirmekle başlamıştı..
Stalin, Sovyet halklarını tek tipleştirmek istemişti.
Hitler, Alman vatandaşlarını tek tipleştirmek istemişti.
Şimdi;
Önerilen maddeleri inceledim. Doğal olarak sistem kendi içinde çatışma oluşturuyor...
Bugünlerde eleştirdiğimiz, eksik demokrasiyi de arar duruma geliriz.
Farkında olmadan Totalirizme kayıveririz.
Ramak kaldı.
*****
Ersin Kalaycıoğlu' nun önemli tespitleri var. Türkiye'de modern kılıklı geleneksel bir rejim, neo-patrimonyal sultanizm ortaya çıktı sultanizmin özelliklerinden bahsederek, bugünkü durumu tespit etmiş.
5 özelliğini anlatıyor. Beşi de Türkiye'de mevcut.
-Birincisi kuvvetler ayrılığının tersi olarak hükümet ve devlet arasındaki farkların bulanıklaşması. Yasamanın hiçbir etkinliğinin olmaması, iktidar partisinin hem hükümete hem de devlete hakim olmasıyla bir tür parti devletinin oluşması.
İkincisi, kişiselliğin yönetim üslubuna egemen olması, kurumların kıymetinin olmayışı.
Üçüncüsü mevcut anayasa, yasa ve genel olarak her kuralın seçici olarak uygulanması veya yönetimde hiç kale alınmaması.
Dördüncüsü çoğulculuğun ortadan kaldırılarak devlet ve liderin sınırsız iktidarının kurulması.
Beşincisi ekonominin kurallarının çarpıtılarak ahbap çavuş ekonomisi halinde işlemesi.