Her gün gelen zamlar, özellikle dar gelirli vatandaş için hayati çok zorlaştırıyor. Çalışan kesime yüzde 5-6 zam yapıldı ama iğneden ipliğe en az yüzde on beş zam geldi. Bazı kalemler ise yüzde 300-500 zamlandı. Özellikle araç sigortalarına gelen zamlar vatandaşı çileden çıkardı. Sözün kısası çalışana kaşıkla verilen zamlar, kepçeyle değil kepçelerle geri alınıyor.
Bu kadar çok israf, bu kadar çok lüks olursa, dar gelirliye sabretmekten başka çözüm kalmıyor. Avrupa'nın en varlıklı, yasam düzeyi en yüksek ülkelerinde bile makam aracı sayısı 11 bini geçmezken bizde bu sayı ise 125 bin. Bütün dünyaya yüksek teknoloji satan Almanya da bile 11 bin makam aracı var.
Çok acı ki olumsuz şampiyonluklarımız her gecen gün artıyor. Dünyada en pahalı benzin, doğalgaz, et, ekmek bizde. En yüksek vergiler bizde. Gelir dağılımındaki eşitsizlik bizde, en çok isçi ölümleri bizde. Uyuşturucu kullanan sayısı, kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı, boşanmalar, intiharlar her gecen gün artıyor. Çalışan kesimin yanında, esnafın da şikayetleri çoğalıyor. Ama hükümet yetkililerine bakarsan ülkede istikrar var. Nasıl iktidarsa?
Eğitime, hakka, hukuka önem verilmezse, adam kayırmalar devam ederse, toplum bu denli ayrıştırılırsa bu ortamdan çıkmamız pek mümkün gözükmüyor. Söylendiği gibi çok refah bir ülkeysek, binlerce Suriyeli Avrupa`ya gidebilmek için Ege de neden oluyor?

Türkiye için 2022 yılı kolay geçmeyeceği daha ilk günden belli oldu. Yılbaşı gece yarısı elektrik, doğalgaz, benzin, motorin, LPG gibi üretimi, yaşamın her alanını doğrudan etkileyecek ürünlere yapılan zamlar maliyet artışını ve beraberinde fiyat artışı getirecektir.
Gıda enflasyonu çok daha yüksek, yıllık bazda yüzde 43,80 oranında artış gösteren gıda fiyatları sadece 2021 Aralık ayında yüzde 15,99 oranında arttı.
Üretici fiyat endeksi ise yıllık yüzde 79,89 artarken, Aralık ayında yüzde 19,08 arttı. Bunun anlamı, önümüzdeki aylarda bu yüksek enflasyonun devam edeceği yönünde. Buna bir de yeni zamlar eklenince, gerçekten de 2022 yılı çok zor bir yıl olacak.
Tarım sektörü dış etkenlere çok açık bir üretim alanıdır. Açıkta yapılan üretim, ani hava değişikliklerinden, iklime bağlı felaketlerden doğrudan etkilenir. 2021 yılında yaşanan kuraklığın etkisi ile buğday, arpa, nohut, mercimek gibi birçok üründe ciddi üretim kayıplarına neden oldu. Buğdayda son 14 yılın, arpada son 32 yılın en düşük üretimi gerçekleşti. Fiyatlar aldı başını gitti. Hasat zamanı ton başına 2 bin 250 lira olarak açıklanan ekmeklik buğday fiyatı iki katından daha fazla artarak 5 bin liraya kadar yükseldi.Bugün marketlerde kilosu 20 liranın altında bakliyat ürünü kalmadı.
Yeni yıla girerken daha bu dışsal faktörleri yani kuraklığı, hava değişimini, don, sel, fırtına, aşırı yağış, aşırı sıcak gibi felaketleri hesaba katmadan yapılan zamlar, tarımda 2022'nin çok zor geçeceğini gösterdi.
Mazotun litresi 13 liraya geçti. Kimyevi gübrelerin tonu ortalama 14-15 bin lira. Daha yüksek fiyatlı olanlar da var. Bir römork hayvan gübresi bile bin lirayı geçti. Sulama için kullanılan elektrik yapılan zamlarla kullanılamaz noktaya geldi. Devletin kontrolündeki elektrik, doğalgaz, mazot gibi temel girdilerin fiyatını artıran hükümet, tarımda üretimin bitişine seyirci kalıyor. Bu temel girdilerde fiyatlar artınca otomatik olarak tüm ürünlerde, fiyatlar artıyor.
Bazı çiftçiler, 'ilkbaharda ekim yaparım' diye kışlık ekim hiç yapmadı. Bazıları ekim alanlarını daralttı. Ekim yapanlar gübre kullanamadı veya çok az kullanabildi. Hepsinin umudu ilkbahardaydı. Fakat daha yılın ilk günü mazot, doğalgaz, elektriğe gelen zamlar o umutları da tüketti. Yapılan bu yeni zamlar gübre, ilaç, tohum başta olmak üzere birçok girdinin fiyatını artıracak. Üretim yapmak daha da zorlaşacak. Litresi 13 liraya mazot, kilosu 14-15 liraya gübre alacaksınız, bunun üzerine tohumu, ilacı, işçiliği ekleyeceksiniz ve bu fiyatlarla ürünü kaça mal edip kaçtan satacaksınız? Çiftçinin işi gerçekten çok zor.
Sadece tarımsal sulamadan dolayı tarım ürünleri, gıda ürünlerinin fiyatlarında ciddi artışlar olacak. Bu faturayı ödeyemeyecek çiftçiler üretimden vazgeçecek ve üretim azalınca fiyatlar daha da yükselecek. Sadece çiftçi değil, tüketici çok ağır bedeller ödeyecek.
Bitkisel üretim yapanlar için gübre, mazot, enerji fiyatlarındaki zamlar maliyeti artırırken, hayvancılık yapanlar için en önemli girdi olan yemde fiyat artışları kaçınılmaz olacak. Hem içerdeki bu girdi fiyatlarının artışına bağlı olarak hem de yem hammaddelerinin yüzde 60'ının ithalatla karşılanması nedeniyle yem fiyatlarındaki artış devam edecek. Hayvancılık yapmak artık her geçen gün daha zor olacak. Yem fiyatları artarken üreticinin karkas et ve çiğ süt fiyatlarının aynı oranda artmaması nedeniyle hayvancılıkta yeni bir darboğaza girilebilir.
Yine tarımsal üretimdeki düşüşe paralel olarak ithalatın da devam etmesi bekleniyor. Özellikle hububat ve bakliyat ürünleri başta olmak üzere Türkiye, en azından yeni hasat dönemine kadar yani Haziran ayına kadar buğday, arpa, mercimek, ayçiçeği, mısır, soya ve benzeri ürünleri ithal etmek zorunda.
Ekmeklik buğdayda fiyat 2 bin 625 lira ile 2 bin 675 liradan, 3 bin 225 lira ile 3 bin 275 liraya çıkarıldı. Makarnalık buğdayda ise 3 bin 200 lira ile 3 bin 250 lira arasında olan satış fiyatı 3 bin 900 lira ile 3 bin 950 liraya yükseltildi.