Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, Eczacıbaşı’nın Odunpazarı’ndaki bentonit ocağı projesinde kapasite artışı kararına tepki gösterdi. Projeye yönelik ÇED sürecinin durdurulması için itiraz dilekçelerini valiliğe teslim eden üyeler, projenin porsuk barajındaki doluluk oranı başta olmak üzere doğaya verdiği zararları dile getiren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Valilik binası önünde gerçekleşen açıklamaya platform üyelerinin yanı sıra Saadet Partisi İl Başkanı Fesih Bingöl, İYİ Parti İlçe Başkanı Gürol Yer, sendika temsilcileri, Demirli ve Seklice Mahalle sakinleri ve Seklice Mahalle Muhtarı Enver Furtin de katıldı.
MADEN ÇÖPLÜĞÜNE GEÇİT YOK
Platform adına konuşan Nezahat Telci, “Madencilik faaliyeti daha şimdiden bölgede büyük bir yıkıma sebep oldu, eğer kapasite artışı gerçekleştirilir ise meydana gelecek etkiler geri döndürülemez bir boyut kazanacak. Köylülerimiz projeyi istemiyorlar. Bizler de bu vahşi madene geçit vermeyeceğiz. Proje sahası Porsuk Barajı’na sadece 6,1 kilometre mesafede, projenin açık ocak ve pasa depolama alanları üzerinde dereler var yani suyumuz büyük bir tehlike altında. Bir avuç sermayedara suyumuzu, toprağımızı ve yaşam alanlarımızı peşkeş çektirmeyeceğiz, yaşamı savunacağız. ÇED raporunda, pasa depolama alanının Demirli Mahallesi üzerinde olduğu fakat o alanda faaliyetin gerçekleştirilmeyeceği yazmakta. O zaman niçin baştan bu alanı ÇED alanından çıkartmadınız? Bentonit ocağı projesi aktif deprem bölgesinde yer alıyor. Korkarız ki bir deprem olduğunda milyonlarca tonluk pasalar bizler için büyük bir risk oluşturacak. Eskişehir’imizin maden çöplüğü olmasına, madencilik adı altında topraklarımızın yok edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
BEDDUADAN FARKI YOK
Seklice Mahalle Muhtarı Enver Furtin, projenin genişlemesiyle Kalabak suyuna ulaşımın engelleneceğine vurgu yaparak, “20 senedir bu madenin tozunu, pisliğini çekiyoruz. Ben bir kez de olsa yanlışlıkla maden sahasına girmiş bulundum. Bu maden sanki birine beddua eder gibi: “Allah seni 7 kat yerin dibine gömsün” derler ya, işte öyle… Ancak biz beddua etmeden, madenciler yerin dibine 9 kat girmiş durumdalar. Üstüne bir de önümüze 70-80 metrelik hafriyat dökerek, göstermelik 500 tane ağaç dikmekle bizi gölgelemeye çalışıyorlar. Ben Kalabalık Suyu’nun başından su içebilen nadir köylerden birinin muhtarıyım. Köyümün çok az da olsa kendi cazibeli akan suyu var. Fakat bu su, madenin genişleme sahasının hemen üst tarafından geliyor. Yani bugün suyumu ve doğamızı kaybetmekle karşı karşıyayım. Köyümüzün geleceğini, doğasını ve yaşamını korumak için mücadelemizi sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu.
HASTALIKLAR ÇOĞALDI
Demirli Mahallesi sakinlerinden Hatice Dağlı ise, “Allah razı olsun hepinizden. Bize destek çıktınız. Biz yoksa kendi başımıza bir şey yapamıyorduk. Madene az diye başladılar, çoğalttılar. Meyvelerimiz olmuyor, sebzelerimiz olmuyor. Hastalığımız çoğaldı. Biz dede yurdumuzu kimselere vermeyiz. Gerekirse Cumhurbaşkanına kadar çıkabiliriz” ifadelerini kullandı.