Başlangıçta soğukluk, ılıklık ve sıcaklık olmak üzere üç bölümden oluşan yapı, camiye dönüştürülürken havuz kısmı ahşap malzemelerle kapatıldı. Tarihi taş duvarları, horasan yöntemiyle ve yumurta akı karışımı harçla örüldüğü için yazın serin, kışın ise sıcak bir ortam sunuyor. Yüzyıllardır hem Eskişehir halkına hizmet eden hem de tarihi dokusunu koruyan cami, şehrin kültürel mirası arasında öne çıkıyor. Ak Camii Dernek Başkanı Ahmet Şekercioğlu, yapının Osmanlı’dan önce inşa edildiğini belirterek, “700 yılı aşan bir geçmişi var. O dönemde Eskişehir küçük bir yerdi ve Kütahya’ya bağlıydı. Cami, Kütahyalı İshak Fakı isimli bir bey tarafından yaptırılmış ve kendisi muhtemelen bir ilim adamıymış. Başlangıçta hem imam evi hem de hamam olarak hizmet vermiş. Giriş katına ‘soğukluk’ denirmiş, insanlar burada soyunur ve eşyalarını bırakırmış. Daha sonra ‘ılıklık’ bölümüne geçilip terleme işlemi yapılırmış, kubbeli kısım ise ‘sıcaklık’ olarak adlandırılırmış. Sağ ve solda imam odaları bulunur, bu odalarda ateş yakılırmış. Hamamın girişi, o dönemde mihrabın bulunduğu yerdenmiş; camiye çevrildikten sonra bu bölüm mescidin kendisi haline gelmiş” dedi.
Ak Camii, hem tarihi dokusunu koruması hem de halkın kullanımına açık olmasıyla Eskişehir’in kültürel ve manevi değerleri arasında önemli bir yer tutuyor.




