İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına dikkat çekerek, bu süreçte yapılan siyasi etkinliklerde gösterilmesi gereken hassasiyetin altını çizen Saadet Partisi (SP) İl Başkanı Fesih Bingöl, AK Parti İl Başkanlığı’nın Dede Korkut Parkı’nda, hem Eskişehir’in kurtuluşu hem de parti kuruluş yılı çerçevesinde düzenlediği etkinliklerde müzikli kutlama yapılmasını eleştirdi.
KAMUOYUNDAN ÖZÜR DİLEMELİ
Gazze’de yaşananların sadece bir insanlık dramı değil, aynı zamanda islam dünyası için bir kırılma noktası olduğunu belirten Bingöl, “Artık hiç kimse kınamanın azizliğine, meydanda esip gürlemenin hamasetine ve sözlü real politiğin arkasına sığınamaz. İsrail’in işgal kararına karşı hiçbir maskenin geçerliliği kalmamıştır. Çözüm bellidir, yöntem bellidir, yol bellidir. Bu işgal planı karşısında Türkiye, tarihinden aldığı sorumluluğu ve cesareti göstermelidir. Bu konuyla ilgili olarak AK Parti İl Başkanlığı tarafından, Eskişehir’in kurtuluşu ve teşkilat pikniği çerçevesinde Dede Korkut Parkı’nda düzenlenen etkinliklere yönelik hassasiyetlerimizi Saadet Partisi olarak kamuoyuyla paylaşmayı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Tüm Gazze yerle bir olmuşken, dünyanın gözü önünde cereyan eden bir soykırım sonucunda yüz binlerce insan hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi sakat kalmış ve Gazze’nin Gazzelilerden arındırılması için her türlü çaba sarf edilirken; AK Parti İl Başkanlığı’nın hem Eskişehir’in kurtuluşu hem de partisinin kuruluş etkinliklerinde ses sanatçıları ağırlaması ve müzik şöleni yapması, islam dünyasının bu acılı günlerinde bizim açımızdan asla kabul edilemez ve üzücüdür. Temennimiz, AK Parti İl Başkanlığı’nın bu hatasını anlayarak kamuoyundan acilen özür dilemesidir” diye konuştu.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve il yönetiminin görevden uzaklaştırılması ve yerine kayyum atanması yönündeki gelişmelere değinen Bingöl, şu ifadeleri kullandı: “Yerel bir mahkemenin, Yüksek Seçim Kurulu’nun görevini üstlenerek böyle bir karar vermesi, Türkiye’de hiçbirimizin tahammül edemeyeceği kaotik bir süreci tetikleyebilir. Bence ülkeyi yönetenlerin bu duruma el koyması gerekir. Aksi halde, her ilde bir kişinin beyanıyla ‘şu delege şu vaatte bulunmuştu’ denildiği anda, bir mahkeme kararıyla parti yöneticilerinin görevden uzaklaştırılması mümkün hale gelebilir. Yüksek Seçim Kurulu derhal pozisyon almalı ve bu konuda karar ve yetkinin kendisinde olduğunu açıkça ifade etmelidir. Eğer delegeler arasında gerçekten maddi imkânlarla teklif edilenler varsa, bu konuda cezai işlem uygulanmalıdır. Muhalefet muhakkak birleşmelidir. Ancak bu birleşme, ilkeler çerçevesinde olmalıdır. Ama Özgür Özel’in ‘Cumhurbaşkanı adayı ben olmayayım, Ekrem İmamoğlu olmasın, yeter ki seçimi kazanalım’ çağrısının da bu çalışmayı beraberinde götürdüğünü unutmamak gerekir.”