Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Başkanı Bülent Yıldırım, sendika binasında yaptığı açıklamada toplu sözleşme süreci öncesinde açıklamalarda bulundu. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının 8. dönem toplu sözleşme görüşmelerine hazırlandığını belirten Yıldırım, geçmiş dönemlerde yapılan sözleşmelerin çalışanların sorunlarını çözmekten uzak olduğunu ifade etti.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine hazırlıklarının başladığını söyleyen SES Şubesi Eş Başkanı Bülent Yıldırım, “Maalesef, sendikamsı yapıların iktidar ile olan yakın ilişkisi, baskı, sürgün gibi mobbing yöntemleriyle büyütüldüğünü ve emekçilerin zorla üye yapıldığını görmekteyiz. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 23. maddesiyle herkesin çıkarlarını korumak için tanınan sendika hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkının birlikte varlığı ile anlam kazanmaktadır. Ancak ülkemizde kamu emekçileri grevsiz toplu sözleşme yapmaya zorlanarak sendika hakkı sınırlandırılmıştır. Güç dengesinin bir tarafın lehine olması durumunda özgür toplu pazarlıktan söz edilemez; bu durum güçlünün güçsüze tahakkümüne dönüşmektedir. Bu durumu her toplu sözleşme döneminde yaşamaktayız. Mevcut yapı içerisinde bir tarafta devletin otoriter gücünü elinde bulunduran kamu işveren heyeti, diğer tarafta ise toplu sözleşme müzakere sürecinde hiçbir gücü ya da yaptırımı olmayan kamu görevlileri sendikaları bulunmaktadır. Yetkilendirilmiş yandaş sendikamsı konfederasyon ve bağlı işkolu sendikaları, kamu emekçilerinin çıkarları yerine kamu işvereni gibi davranması nedeniyle kamu emekçileri gerçek bir pazarlık yapamamaktadır” diye konuştu.

Nebi Hatipoğlu’ndan, Eskişehirspor'un efsane ismi için taziye mesajı
Nebi Hatipoğlu’ndan, Eskişehirspor'un efsane ismi için taziye mesajı
İçeriği Görüntüle

"Örgütlenmek zorundayız"

Yıldırım, “Üye sayımız, güç birliğimiz, bağımsız hareket edebilmemiz, toplu sözleşme ve grev hakkımız en önemli güç kaynaklarımızdır. Bizi işlevsiz ve savunmasız bırakan grevsiz toplu sözleşme yerine, grev hakkıyla donatılmış, tahkimle sınırlandırılmamış toplu sözleşme hakkını elde etmek için birlikte mücadele etmek ve örgütlenmek zorundayız. Bu mücadele, meşru haklarımız için kimseden icazet almadan fiili olarak yapılmak zorundadır. 14 yıl boyunca bizleri sefalete mahkum eden yandaş sendika ve işveren devleti temsil eden hükümetin birlikte oynadığı tiyatro ile oyalanmak yerine, toplu sözleşme programımız etrafında birlikte mücadele ederek hem yetkilendirilmiş yandaş sendikayı hem de işvereni, lehimize karar alma yönünde baskı unsuru olmaya tüm işkolu emekçilerini davet ediyoruz” dedi.

"Ücretleri 2 kat artırılmalıdır"

Yıldırım taleplerini şöyle sıraladı: “Performans, ek ödeme, taban, teşvik, ilave zam değil, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilmelidir. Son toplu sözleşmede ilave ek zam olarak verilen, emekliliğe ve emeklilere yansıtılmayan ve emekliliği daha da hayal hale getiren uygulamaya son verilerek ilave ek zammın emekliliğe ve tüm kamu emeklilerine yansıtılmalıdır. Sosyal hizmet iş kolunda ağır engelli, çocuk, yaşlı ve kadınlara hizmet veren yatılı kurumlarda, Çocuk Evleri Koordinasyon merkezlerinde ve ilgili hizmetlerin yürütülmesinde fiilen görev yapan kadro karşılığı çalışan sözleşmeli personeller de dahil olmak üzere istihdam biçimine bakılmaksızın tüm çalışanlara ek ödeme oranlarına 20 puan ilave edilerek ek ödeme yapılmalıdır. Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışanlara istihdam biçimine bakılmaksızın sosyal hizmet tazminatı verilmelidir. Grevli toplu sözleşmeli, özgür pazarlık hakkı içeren sendika yasası çıkarılmalıdır. Sağlık iş kolu hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Fiili hizmet süresi yıllık 90 gün üzerinden tam olarak tüm emekçilere ödensin ve geçmiş yılları da kapsamalıdır. Nöbet, icap ve fazla çalışma ücretleri 2 kat artırılmalıdır. Üniversite hastanelerinde de çalışanlara tayin hakkı verilmelidir. Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin son bulması için alandaki örgütler ve tüm siyasi partiler ile ortak bir şekilde yeni bir sağlık sisteminin inşası için adım atılmalıdır. Sözleşmeli tüm çalışanlar 657 4/a kapsamına alınmalıdır. Kamu sağlık hizmeti verilen ASM’lerde her türlü giderler devlet tarafından karşılanmalıdır. İş yerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerine koşulsuz uyulmalıdır. Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılmalıdır.”

Kaynak: HABER MERKEZİ