Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar birçok öğünde tüketilen süt, çeşitli ısıl işlemlerden geçirilerek zararlı mikroorganizmalardan arındırılıyor. Bu işlemlerden biri olan UHT (ultra yüksek sıcaklıkta işlenmiş) yöntemine dair yanlış bilgiler ise zaman zaman tüketicilerin kafasını karıştırıyor.
UHT işlemi nasıl yapılıyor?
Sütün güvenli hale getirilmesi ve uzun raf ömrüne sahip olması için uygulanan UHT işleminde süt, kısa süreliğine en az 135°C’ye kadar ısıtılıyor ve birkaç saniye bu sıcaklıkta tutulduktan sonra hızla oda sıcaklığına soğutuluyor. Aseptik ambalajlarla paketlenen sütler, bu sayede aylarca tazeliğini koruyabiliyor.
Tetra Pak, söylentilere açıklık getirdi
Tetra Pak tarafından hazırlanan UHT süt rehberi, tüketicilerin doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak amacıyla yaygın efsaneleri ve gerçekleri ortaya koyuyor.
Efsane ve Gerçekler
Efsane: “UHT işleminde süt besin değerini kaybeder.”
Gerçek: UHT işlemi sırasında sütteki protein, kalsiyum ve D vitamini gibi temel besin öğeleri korunur. UHT süt, besin değeri açısından diğer süt türlerinden farklı değildir.
Efsane: “UHT süt katkı maddesi içerir.”
Gerçek: UHT süt, yalnızca ısıl işlem ve aseptik ambalaj sayesinde korunur. Katkı maddesi veya koruyucu içermez.
Efsane: “UHT süt doğal değildir.”
Gerçek: UHT yalnızca mikroorganizmaları yok etmeye yönelik bir işlemdir. Sütün doğal yapısı korunur, içine yapay bileşen eklenmez.
Efsane: “UHT sütün tadı farklıdır çünkü kimyasal işlem görmüştür.”
Gerçek: UHT sütün tadındaki fark, ısıl işlemden kaynaklanır. Daha kremamsı ve pişmiş bir tat hissedilebilir ancak kimyasal bir işlem söz konusu değildir.
Efsane: “UHT süt yemekler için uygun değil.”
Gerçek: UHT süt mutfakta rahatlıkla kullanılabilir. Dayanıklılığı ve pratikliği sayesinde profesyonel şefler tarafından da tercih edilmektedir.
Sonuç: Güvenli ve besin değeri yüksek bir seçenek
Uzmanlara göre UHT süt, katkı maddesi içermeyen, uzun süre güvenle saklanabilen ve besin değerini koruyan bir süt türü olarak günlük tüketim için güvenle tercih edilebilir.
