Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte yapay zeka destekli sohbet botları da hayatımıza girdi. Üstelik bu botlar sadece bilgi almak için değil duygusal zorluklarda destek almak amacıyla da kullanılmaya başlandı. En sık kullanılan yapay zeka modeli olan ChatGBT’nin kurucu CEO’su Sam Altmnan konunun hukuki olarak da risk oluşturduğuna dikkat çekerken, uzman psikolog Ümit Ege Canyurt da botların bir psikolog yerine geçemeyeceğini belirterek önemli açıklamalarda bulundu.
"Her bireye özgü bir yaklaşım sergilemek zorundayız”
Terapinin çözüm üretmekten çok daha fazlası olduğuna dikkat çeken Canyurt, “Yapay zeka, bilgi anlamında son derece donanımlı, organize ve hızlı. Ancak işin içine duygu girince, orada eksik kalıyor. Çünkü bir terapist sadece bilgiyle değil, aynı zamanda duygularla da çalışır. Terapi dediğimiz şey, yalnızca ‘şunu yap, bunu yap’ gibi sonuçlar üretmek değil, kişinin yaşadığı duyguları anlayarak, o duygular üzerinden birlikte bir yol yürümektir. Ayrıca bizim mesleğimizde çeşitli psikoterapi ekolleri vardır ve bu ekollerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için bilgiyle birlikte empati, sezgi ve yaratıcılık da gerekir. İşte burada yapay zeka yetersiz kalıyor. Mesela bir kişi ‘Sevgilimden ayrıldım, ne yapmalıyım?’ diye sorduğunda yapay zeka ‘Arkadaşlarınla vakit geçir, hobilerine yönel’ gibi genel önerilerde bulunuyor. Bu öneriler kötü değil elbette ama bireyin yaşadığı duyguyu ne ölçüde anlıyor, o duygunun altında yatanları ne kadar görebiliyor? İşte asıl mesele bu. Oysa biz terapide, kişinin bir olayı nasıl algıladığına, ne hissettiğine, bu duygunun geçmişteki hangi yaşantılarla bağlantılı olduğuna odaklanıyoruz. Yani standart bir veri girişiyle standart bir sonuç alma gibi bir durum söz konusu değil. Her bireye özgü bir yaklaşım sergilemek zorundayız” diye konuştu.
"Yapay zeka ile bu güven ilişkisini kurmak pek mümkün değil"
En önemli noktalardan birinin ise hasta mahremiyeti olduğunu vurgulayan Canyurt, “Bu konuyla ilgili olarak sık sık bize de danışılıyor. Danışanlarımızdan ‘Yapay zeka bana şöyle dedi, böyle yönlendirdi’ gibi geri bildirimler alıyoruz. Ancak yapay zeka, bir psikoloğun yerini alamaz. Bu, uzun vadede bile mümkün görünmüyor. Bir de çok önemli bir diğer nokta var: Mahremiyet. Psikolog deyince akla gelen ilk şeylerden biri hasta gizliliğidir. Danışanla aramızdaki bu güven ilişkisi terapinin temelidir. Ancak yapay zeka ile bu güven ilişkisini kurmak pek mümkün değil. Örneğin, yapay zekanın geliştirici firmalarının yöneticileri bile verilerin tam anlamıyla gizli tutulamayabileceğini ifade ediyor. Bu da terapi konseptine tamamen ters düşen bir durum. Özetle, yapay zeka bilgi vermek konusunda son derece başarılı olabilir ama terapi süreci çok daha derin, çok daha kişiye özel bir deneyimdir. Ve bu deneyimde insan duygusunun, empatisinin, sezgisinin ve etik sorumluluğunun yerini teknoloji şu an için alamaz” açıklamasında bulundu.