Ahlak hakkında hemen hepimizin diyeceği o kadar şey var ki.

Hepimizin dediği doğru, hepimizin dediği bir yönüyle eksik.

Ahlak; genel anlamıyla “İnsandaki iyi veya kötü huylar”, “İyi huylar, insanı manen yükselten iyi tabiatlar, faziletler”, “Bir toplumda kişilerin davranışlarını düzenleyen ve herkesin uyması gereken kurallar” olarak değerlendirilir.

Ahlak, sosyal alanda insanlar arası ilişkilerde uyulması beklenen ve istenen ‘iyi ve kötü’, ‘doğru ve yanlış’, ‘güzel ve çirkin’ vb. şekillerde nitelendirilen davranış ve eylemlerdir.

Ahlak kültürel süreçle aktarılan kuralların bütünüdür.

Ahlak, kişiyi ve sosyal varlığı ayakta tutan değerler sistemi de demektir. Değerlerin zaman ve mekâna göre değişiklik göstermesinde tabii bir şey yoktur.

Hepimiz belli zamanlarda davranış ve sözlerimizle karşımızdakilere edep ve terbiye öğrettiğimizi, ahlak dersi verdiğimizi zannederiz.

Ahlak kurallarına karşı ilgisiz olanları, laubali davrananları ‘ahlak fukarası’ olarak nitelendiririz.

Zaman ve mekâna göre üstün ahlâklı mükemmel birini örnek alıp ona benzemeye çalıştığımız da olur.

‘Ahlak işlerini belirleyen, uyulması ahlak açısından gerekli olan genel ve geçer kural’, ahlak yasasının konusudur.

Sosyal hayatımız, ahlak anlayışımıza ve değer hükümlerimize göre anlam ve değer kazanır.

Din kuralları, ahlak kuralları, görgü kuralları ve hukuk kuralları sosyal düzeni belirler. Bu kurallar insanların görevleri, haklarını, yetkilerini düzenler. Bu kurallar herkese uygulanan yaptırımlı kurallardır.

Bunlardan ahlak kuralları iyilik kötülük, doğruluk yanlışlık gibi çeşitli konulardaki değer yargılarıdır.

Ahlâk kuralları kişiye sadece yükümlülük yükler, yetki vermez. Bu kuralların yaptırımı insanın vicdanın sesidir. Bunlara aykırı davranışın yaptırımı manevidir.

Millî ahlak kurallarımız var, evrensel ahlak kurallarımız var. Ahlak kuralları, insanların toplum içindeki davranışlarını ve birbiriyle ilişkilerini düzenlemek maksadıyla başvurulan kurallar bütünüdür.

Ahlak öncelikle, toplumu oluşturan kişilerin birlikte benimsedikleri, tercih ettikleri, isteyerek uydukları davranış biçimleri ve huylarıdır.

Bunlar iyide birleşip kötüden uzaklaşacağımız aklıma hemen geliveren temel davranışlarımız /ahlakî değerlerimizdir. Toplumumuzdaki ahlak kurallarından hemen sayabileceklerim, sizlerin de epey bir ekleyeceğinin olduğuna inandıklarım şöyle: Akrabaya karşı cömert olmak; alçak gönüllü olmak; ana baba, konu komşu, arkadaş, dost hakkını/hatırını gözetmek; bağışlayıcı olmak; birbirimize doğruyu, iyiyi, güzeli tavsiye etmek; birbirimizin gıybetini yapmamak; büyüklere, yaşlılara, hamile ve gazilere saygılı olmak; cömert olmak; dayanışma ve yardımlaşma gereklerine her zaman uymak; dini ve ahlaki hassasiyete uymak; doğruluktan şaşmamak; düşküne/yoksula yardım edip destek olmak; emanetlere sahip çıkıp korumak; erdemli olmak; giyime özen göstermek; gizlilikleri araştırmamak; güler yüzlü tatlı dilli olmak; güvenilir olmak; her türlü şiddetten uzak durmak; hiçbir varlığı küçümsememek; hoşgörülü ve iyimser olmak; insanlara yardımcı olmaya çalışmak; kibar olmak; kimseye hasımlık/düşmanlık göstermemek; konuşmada ölçülü olmak; kötü söz söylememek; kötüden kötülükten uzak durmak; kötülüğe kötülükle karşılık vermemek; kurallara uymak; küçüklere sevgiyle yaklaşmak; misafirperverlik esaslarına uymak; muhtaçları, yetimleri gözetmek; nezaket kurallarına uymak; ölçü ve tartıda âdil olmak; özü sözü bir olmak; özür dilemeyi bilmek; sabır ve tahammül göstermek; sözünde durmak; şefkatli olmak; temiz olmak; verilen sözü tutmak; zannın çoğundan sakınmak …

Evet; bunlara daha da ekleyebileceğimiz bu esaslara genel anlamda ‘güzel ahlak’ diyoruz.

Güzel ahlakın aykırı tutum ve davranışlardan uzak durabilmek olduğunu hepimiz biliyoruz.

Ahlaksızlığın çığ gibi arttığından şikâyet ediyoruz, daha da edeceğiz gibime geliyor.