(Dünden devam) Mehmet Kepez politikayı seviyor. Kendi hikayesini anlatırken şunu söylüyor… 28 Şubat mağduruyum!

Kepez konuşmasında 28 Şubat’a nasıl geldi anlamak mümkün değil. Neymiş üzerinden geçmişlermiş? Yahu, 28 Şubat sizlerin önünü açarak, 22 yıldır iktidar oldunuz. Refah Partisi nasıl siyasi hayattan tasfiye edildi? Arkasındaki senaryonun oyununda kimler vardı?

Biraz okuma yapın. Hiç olmazsa Abdurrahman Dilipak’ı okuyun…

Nereden nereye geldiğinizi belki anlarsınız!

Gömleği biz çıkartmadık, Ortadoğu Projesi eş başkanlığı gömleğini de biz giymedik!

28 Şubat’ın yapmadıklarının bin beterini sizler yapmadınız mı? Düşünen, yazan insanları içeri tıkarak yapmadınız mı?

+++++

12 Mart’ta aydınlara, demokratları, Atatürkçüleri, devrimcileri, sosyalistler nasıl bir işkenceden geçtiğini biliyor musunuz?

Ziverbey köşkünü biliyormusunuz? 12 Mart döneminde Erenköy'de, Ziverbey'de Zihni Paşa Köşkü diye anılan (ya da Ziverbey Köşkü) yerde Faik Türün ve Memduh Ünlütürk buyruğunda bir işkence merkezi kurulmuştur. Bu işkence merkezinde de birçok aydın işkenceden geçirilmiştir…

Kimleri sakat bıraktıklarını, kimleri hücrelerde öldüğünü biliyormusunuz?

Darağacına 3 fidanların neden idam edildiklerini biliyormusunuz? O günlerde 6. Filoya selam durup şükür namazı kalan maneviyatçı geçineneler, bugün nasılda hem yerli, hem de milli olmuşlar. Hayret ki hayret…

O günün antiemperyalist, bağımsız Türkiye diyen gençleri nasılda darağacına gönderilmişlerdi?

Yaşınız yetmez. Bilginizde yetmez.

Haksız yapılan idamların toplumda açtıkları yaraların farkında mısınız?

12 Eylül zindanlarında işkencelerden geçenlerin başlarına neler geldiğini biliyor musunuz?

Bu gün iktidarsanız geçmişteki militarizmin ve işbirlikçi darbecilerine borçlusunuz.

Bunu bilmiyor olamazsınız?

Bilmiyor iseniz okuyun.

Mehmet Kepez’e göre, Türkiye'nin 2002'den önceki durumuyla şimdiki durumunu karşılaştırdığımızda yani arada çok büyük fark varmış. Çıtalar yükselmiş. İnsanların konforu veya lüksü refah seviyesi yükselmiş. Öyle diyor.

Bu sözlere ne diyelim. Matematiksel gerçekçi olmayan afaki lakırdılar…

AK Parti bir lider partisidir. AK Parti’den besleme çemberinde yer alanlar Kepezin anlattığı hayatı Monte Carlo’da,  Fransız jet sosyetesi gibi yaşamaktadır.

AKP’nin yeni türev leydileri ve lale devrinin papatyaları da bu özlemlerini AK Parti’de gerçekleşme şansına nail oldular…

Onlar, konforu çok sevdiklerinden itibardan tasarruf etmeye gerek duymamaktadırlar.

Dediler ki yediğimiz, içtiğimiz, takılarımızla biz şeffafız. Gözümüzün içine soka soka bunu yapmaktadırlar.

Sömürü düzenin nimetlerinden en çok bu güruh faydalanmaktadırlar. AKP düzenin zenginlerinin mal varlıkları milyar dolarla ifade edilmektedir. Hiç biri çalışmadan hap yap para kap modunda zenginleşen bir kesimin varlığı bazı TV’de yayımlanan magazin programlarında gözümüzün içine, içine sokulmaktadır…

Onların vergi borçları bir kalemde silinirken, fakir fukara ağır ekonomik şartlarda yaşam mücadelesi vermektedir.

Emeğin hak talep etmesini, örgütlenmesini hiç sevmezler. İstemezler. Avantalı yaşamları çok severler.

Bu duruma Sayın AKP il başkanı, Sayın Milletvekilleri ve sayın meclis üyeleri ne der acaba?

++++

Mecliste,1 Mayıs’ı ifade ederken bilgi eksikliği göze çarpıyor. Emekçilerin gösterileri, kanunsuz emri uymadı diye polis tarafından gözaltına neden alındılar? Anayasa ihlali yapan bu emri verenler değil mi?

Mağdurun suçlu, suçluların mağdur olduğu bir dönemden geçiyoruz!

Şu anda yapılan hukuksuzluklar 28 Şubat hukukundan bin beter durumdayız…

Ne anayasa, ne hukukunu üstünlüğü var… Siyasal bir baskı, adaletin üzerinde kol geziyor. İnsanları düşüncelerinden, yazdıklarından,                           çizdiklerinden dolayı tutuklayamazsınız, cezalandıramazsınız… Davalar artık siyasileşti. Bu durum çok tehlikeli bir hal almaya başladı…

Güçlülerin sözü geçiyor.

İyide nereye kadar?

+++++

AKP iktidarından önce işçi emeklisi en az 7.5 küçük altın alırken mutluydu. Evi vardı. Çocuklarına eğitim olanakları sağlayıp, onlara düğün yapabiliyordu.

Yıllar itibarıyla, fakirleştirildiler… Şimdi derin yoksulluk sınırında yaşıyorlar…

MB rakamlarına girsinler.

TUİK rakamlarına girsinler...

En son İTO araştırmalarına göz atsın da biraz bilimsel bakmayı, matematiksel verilerle anlatmayı öğrensin.

Ekonomi faiz sebep, enflasyon sonuçtur heteredoks fantezisi ile inşallah, maşallah diyerek, hediyelik mesir macunları anlayışı ile yönetilemez.

Yönetilirse bu hale geliriz…

Bunu da inşallah zaman içinde öğrenirler inşallah.!

Ne zaman adam olurlar? Kibirlerini bıraktıkları zaman.

Yani biz Odunpazarı’na yapılacak her türlü kamu hizmetinin yanındayız diyorlar… Şimdiye kadar ağa babaları da böyle diyorlardı. Ama oluyormuş gibi yaptılar.

Yanında olmayıp ne yapacaktınız! Numaradan değil, samimi destekleri verin. Bizler de bu samimiyeti görelim.

Engellemeleri kaldırın yeter. Veya gölge etmeyin o da bir katkıdır.

KAZIM KURT DEMOKRASİ DERSİ VERİYOR.

 

Anayasa Mahkemesi bir karar vermiş. Taksim'de 1 Mayıs kutlanmalıdır.

Bu karar herkesi bağlar. Devleti de,  İçişleri Bakanlığı da bağlar, halkı da bağlar.  Bu karar orada durduğu sürece Adalet ve Kalkınma Partisi Ben orada bunu kutlattırmıyorum derken hata yapar.

Çünkü 2 ay önce Galata Köprüsünde miting yapıldı. Yeni camiye doğru bir yürüyüş yapıldı ona ses çıkarmadılar. Orası miting alanı mıydı?  Değildi… Onun için eşitlik hepimize lazım…

Boşu boşuna Türkiye'nin gündemine bir tartışma soktuk. Şimdi tekrar Anayasa mahkemesine gidecekler. Anayasa Mahkemesi tekrar hak ihlali kararı verecek.  Bu lüzumsuz bir şey hukuk devletinde. Bu böyle olmamalıydı oldu. Yazıktır.

Emek mahallesinde lisenin yapılıp önümüzdeki sezonda eğitim- öğretime açılmasını sağlamanız çok önemlidir.

HUKUKA AYKIRILIĞI KİM DİNLİYOR?

AKP’nin öyle bir derdi yok. Hatta hukuk ile oynamayı seviyor. İşte bir somut örnek TÜGVA meselesi…

ETİ göç müzesinin TÜGVA’ya devri gerçekten hukuka aykırıdır…

Türk dünyası kültür ajansından kaynaklandı. Bu Ajans özel bir kanunla kuruldu ve belli bir sürenin sonunda kendiliğinden yok oldu.                          Kanun öyle işte.

2013'ün sonunda 6 ay içerisinde kendini tasfiye eder mallarını da bir kısmını özel idareye bir kısmını, büyükşehir belediyesine kültür hizmetlerinde kullanılmak üzere bırakır... Kanun çok açık ama ne yaptı bir vakıf kurdu vakfa bıraktı. Vakıf ne yaptı, 10 yıl hiçbir şey yapmadı. İşte bu göç Müzesi de dâhil ETİ’nin katkılarıyla yapıldı. Vakıf göç müzesini şimdi TÜGVA’ya  bıraktı..

Kamunun kaynağı dolambaçlı bir yolla kişiselleşmiş olacak. Eskişehir'in kaynakları dolaylı bir biçimde o vakfa aktarılmış oldu. Şimdi burada ETİ'nin bence itiraz etmesi gerekir.  Çünkü ETİ, bu vakıf için Ajans için bu yardımı yapmıştır. ETİ aldatılmış kandırılmış. Doğru bir iş değil…

Eskişehir de gerçekten bir göç hikâyeleri var… Bu hikâyelerin canlandırılması gereken bir müzenin olması kadar doğru bir şey yok. Ama şimdi bu müze dolaylı bir biçimde özelleşmiş oldu… Bu müze olur olmaz onu bilemiyorum. Bunun bence o vakıftan alınıp tekrar kamunun eline bırakılmasını sağlamanız lazım

Çünkü kamunun kaynağı orası özel bir vakfa ayrılması doğru değildir, şık değildir. Hele hele, Cumhurbaşkanının oğlunun yönetici olduğu bir vâkıfa aktarılması Cumhurbaşkanı’na ayıptır.

Cumhurbaşkanı’nın bundan haberi bile yoktur ama birileri oraya yaranmak için bu hamleyi yapar.  Bu çok doğru bir şey değildir ve Türk Dünyası Vakfının da merkezinin İstanbul'a taşınıyor olması bu işlerin hepsinin gerçekten bir senaryo haline dönüştüğünü gösterir ki,  (AKP lilere dönerek) sizlerin buna itiraz edeceğinizi düşünüyorum. Eskişehirli olarak, Eskişehirli meclis üyeleri olarak bunun Eskişehir’de kalması sağlanmalıdır. Eskişehirlilerin yönetiminde kalması sağlanmalıdır.

Eskişehirli göçmenlerin hatıralarının sergilendiği bir müze haline dönüştürülmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde ben yaptım olduğu ile olur ki bu size zarar verir. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne zarar verir. Cumhurbaşkanı’na zarar verir, bunu siz bilirsiniz, siz düşünürsünüz ama doğrusunu yapmak objektif olarak yararlı olacaktır diye düşünüyorum.. .

 

Meclis toplantılarımız böyle oluyor. Yani buna da alışın. Ben Eskişehir'in, Odunpazarı’nın Türkiye'nin sorunlarını konuşalım burada taşkınlık yapmadan, kavga etmeden konuşabildiğini gösterelim.

Demokrasiyi uygulayabiliriz,  dinleyebildiği bütün Eskişehir'e gösterirsek demokrasiye bir katkımız olmuş olur diye düşünüyorum dedi.

 

AK Partililer de demokrasiyi Kazım Kurt’ tan  böyle böyle öğrenecekler…