HÜSEYİN GÜVEN

Zamana beş kalaydı…
Bir elinde Kur'an-ı Kerim'i, diğer elinde Türk bayrağını göğsüne yaslamış, dilinde tekbir ağır ağır ilerliyordu…
Adı; Mustafa, Ahmet, Cevdet, Fikri, Halil, Selçuk ve dahi binlerce kocaman yürek… Adı Davaydı… Adı Vatan…
Selama durmuştu darağacına!
Yürüdüler darağacına, yan yana, savaşırken de, şehit olurken de…
Yiğit'çe, Mert'çe, Türk'çe yürüdüler yağlı urgana…
Celladından bile helallik isteyecek kadar adam gibi adamlar… Son sözleri Kelime-i şehadet…
Ve biner biner şehadet şerbetini içerler…
Ve bir ses duyulur… 'Vallahi bunlar ŞEHİT, vallahi bunlar ŞEHİT!'
12 Eylül öncesi ve sonrasında şehit edilen tüm ülkücülere ithaf olunur…
12 EYLÜL…
Öncesiyle, sonrasıyla kara Eylül…
Demokrasi yara alır… Yüzlerce dava eri asılır… İşkenceye uğra, fişlenir…
12 Eylül Darbesi, TSK'nın 12 Eylül 1980 günü gerçekleştirdiği askeri müdahale olarak bilinir… O günleri hatırlamasak ta /gölgesinde büyüdük… Öncesiyle, sonrasıyla sızı oldu, acı oldu yandı..
Dönemin Başbakanı merhum Süleyman Demirel ve hükümet görevden alınır…
TBMM hükümsüz kılınır… Haliyle siyasi partiler geçersiz sayılır, parti genel başkanları başta olmak üzere birçok kişi yargılanır…
70 SENTE MUHTACIZ!
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in '70 sente muhtacız' sözü tarihe kazınmıştır adeta…
Türkiye'de 70'lerin sonunda yaşanan ekonomik krize atfen sarf edilmiş, ticaret açığındaki artışı ve döviz darboğazını bu sözle ifade etmiştir merhum Demirel…
İşsizlik olduğu ifade edilir o yıllarda… Kıtlıktan bile bahsedilir… Güvenlik sorunları da had safhada denir… Lakin hiçbir şey 12 Eylül'ün acı sonuçlarının karşılığı olamaz /olmamalıdır…
TSK ve adını yazmak istemediğim kişi ve kişiler ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur…
Acı sözler…
Darbe olmuştur…
Sadece sözler ve darbe değildir acı olan…
Tarihi kaynaklar, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, 230 bin kişinin yargılandığı, 10 bine yakın idamın istendiği ve 517 kişiye idam verildiği ifade eder… Yazılamayacak, söylenemeyecek çok daha acı sonuçları olmuştur…
MUSTAFA PEHLİVANOĞLU…
12 Eylül'de Kenan Evren ve darbeci ekibin (cuntacıların) mahkemelerinde yargılanıp idam edilen ülkücülerden yalnızca biriydi Mustafa Pehlivanoğlu…
Ülkücü Hareketin sembol ismi, ilk asılan ismidir Mustafa Pehlivanoğlu…
Mahkeme idam kararını veriyor… Mustafa Pehlivanoğlu'nun olayda silah kullanmadığı tespit ediliyor… İdamı durdurma girişimlerine, Kenan Evren engel oluyor… Evren, 'Bana da öyle bilgi geldi. Ama artık çok geç infazdan dönemeyiz.' Diyor…
Allah cc a havale…
PEHLİVANOĞLU'NUN AİLESİNE YAZDIĞI SON MEKTUP…
Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafalar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar…
Mustafa Pehlivanoğlu
Sevgili anneciğim ve babacığım,
Sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı işlemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin.
Hakkınızı helal edin.
Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım.
Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz.
Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım.
Eğer benim günahım varsa, Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım.
Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar.
Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafalar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar.
Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır.
Zafer her zaman Allah'a inananlarındır. Bunun için hiç üzülmeyin.
Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı.
Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.
Son olarak, abime, yengeme, yeğenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim.
Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.
Oğlunuz Mustafa
Mustafa Pehlivanoğlu
ORJİNAL FOTOKOPİLERİ TUĞRA KAFE'DE…
Bu mektubun orijinali 3 sayfadır… Orijinal fotokopileri ise Eskişehir'de ikamet eden, ticaret erbabı arkadaşımız, ülküdaşımız Mustafa Pehlivanoğlu'nun öz yeğeni Fahri Kelem kardeşimizin işlettiği Tuğra Kafe'nin duvarında asılı durmaktadır…
OKTAY FIRTINA PEHLİVANOĞLU…
Oktay Bey şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu'nun abisi…
Eskişehir'e geldiğinde, programlarda birçok defa görüşme /muhabbet fırsatımız oldu…
Oktay abi dün şu cümleleri paylaştı… Aynen aktarıyorum…
Her 12 Eylül tabi ki bizim için çok büyük bir yara… Elbette8 Ekim anma günü… Tüm yaşadıklarım teker teker gözümün önüne geliyor… Çektiğim işkenceler, ıstıraplar, dışlanmalar, insanların bizden kaçmaları en yakın akrabalarımızın bile bizi aramadıkları günler… Nerede bir işin varsa ters döndüğü, yapılmadığı ve de Dikmen'de çocuklarımı okutamadığım için Keçiören'e taşınmam… Burada bile bizi buldular… Çocuklarımı okutamadım soy ismimiz değiştiği halde yine buldular… Bizim soy ismimiz zamanın cuntacıları tarafından değiştirildi… 'Pehlivanoğlu' iken 'Fırtına' yapıldı… Ne hikmetse çalıştığım Devlet Dairesinden bile uzaklaştırıldım… Arkadaşlarım bile uzaklaştı… Fakat hiçbir şey beni yıldırmadı… Benim için kardeşim Mustafa Pehlivanoğlu yaşasaydı da ben daha çok cefalar çekseydim… Geçinemediğimiz günler oldu, aç kaldık, açık kaldık, fakat gardaş yarası hepsini unutturdu… Şimdi Sayın Devlet büyüğümüz Cumhurbaşkanımızın bana da sahip çıkmasını ve derdimizi dinlemesini, kanayan yaramıza bir merhem olmasını Allah cc rızası için arz ederim…
Saygılarımla…
Oktay Fırtına Pehlivanoğlu
/////////////////////////////////////////
Velhasıl kelam;
Türk Milliyetçiliği gibi, kökleri binlerce yıla dayanan bir fikrin yılmaz savunucularıdır ülkücüler…
Taş duvarları medreseye çeviren, idam sehpalarına tebessümle çıkanlardır ülkücüler…
Ömrünün her anını yalnız ülküsü uğruna harcarlar…
Tüm benlikleri ile ülküye, davaya adamışlardır… Şahsiyetlerini ancak azim, irade ve sabırla bu yolun icabına göre terbiye eder ve hazırlarlar… Konuştukları gibi yaşar, yaşadıkları gibi konuşurlar…
Yılmazlar, yıkılmazlar, baş verirler lakin baş eğmezler…
Eylüllerde ölmez, Eylüllerde doğarlar, her toprağa düştüklerinde yeniden büyürler…
Ruhları şad olsun. Unutmadık, unutmayacağız…
ÜLKÜCÜ YEMİNİ…
Varlığına, birliğine ve yücelerin en yücesi olduğuna inandığımız, ol deyince olduran ve gönüllerimizi iman nuruyla dolduran:
Allah'a, Kur-an'a, Vatana, Bayrağa ve Silaha yemin olsun!
Şehitlerim, Gazilerim ve Başbuğ'um emin olsun!
Ülkücü Türk Gençliği olarak;
Komünizme, Faşizme, Kapitalizme, Siyonizm'e ve her türlü emperyalizme karşı mücadelemiz,
Son nefer, son nefes ve son damla kana kadardır!
Mücadelemiz MİLLİYETÇİ TÜRKİYE'ye,
TURAN'a kadardır!
Mücadelemizde hiç bir engel tanımayacağız!
Satanlardan olmayacağız!
Kaçanlardan olmayacağız!
Yılmayacağız!
Yıkılmayacağız!
Başaracağız!
Başaracağız!
Başaracağız!
Allah Türk'ü korusun ve yüceltsin!
(Âmin)