İnan Çalışır

Siyaset, yükselmek için değil, yükseltmek için yapılmalıdır. Bu iki kelime arasında bir harflik fark vardır.
O fark, Türkiye'dir.
Bunları yazma nedenim, nasıl bir ülkede siyaset yapıldığının farkında olunmasıdır. Toprağımızın ve milletimizin ruhunu iyi kavramalıyız.
Şöyle ki, hayretiniz neyse, gayretiniz de ona göre şekillenir. Milletimizin bugünlere nasıl geldiğine hayret ediyorsanız eğer, gayretiniz, bu mücadeleyi hem unutturmamak, hem de sürdürmek yönünde olur.
İnsanın ömrü, günleri değil, eserleri, hizmetleri kadardır. Hizmet, sektör olamaz, ancak sanattır. İnsanlar unutsa, hafıza unutmaz.
Fark şudur: Hizmet ettirme değil, etme. Memleketin imkanlarını kendi lehine kullanmak yerine, kendi imkanlarını memleket için feda etmek.
Dünyadaki hayatımız, yorucu bir yolculuktan ibarettir. Hizmet dediğimiz şey, yol boyunca güzel eserler meydana getirmektir. Yolcuların dinlenebileceği, sevinebileceği, durup düşünebileceği, aslını hatırlayabileceği, yaralarını sarabileceği şeyler.
Yüksek bir makama ya da iyi bir duruma erişince,her şeyi maddiyatta, mevki-makamda arayanlar, bazı konularda geri kalmış kimselerdir.
Onlardan güzel eserler bekleyemeyiz.
Siyasete atılanların orantısız şekilde zenginleştiği bir ülkede yaşıyoruz.
Bazı zaaflar gösteriyor, sonra da bunun siyasetin doğasında olduğunu söylüyoruz. Oysa, insanın doğası neyse, yaptığı işin doğası da odur. İyiysen iyi, değilsen değil.
Siyaset ile ahlak arasındaki bağdaşmayı kuramayanların çok defa yaptıkları gibi, kusuru kendilerinde arayacakları yerde, siyasette, onun kirli ve kötü bir şey olduğunda aramalarıdır. Böyle bir görüş, sahibini çıkmazdan kurtarsa da, temize çıkarmaz. Çünkü siyasetin amaçlarından biri de belirli bir ahlak düzeninin kurulması veya devam ettirilmesidir. Bozulan bir şey kendi kendine düzelmez. Yaparsınız. Yapılan da mutlaka tekrar bozulur.
Dünya, insanı onarmaz, aksine, bozar. Kazandıkça kaybettiklerimizi hatırlayın.
Nedir onlar?
Hep aklımızda bulunsun: Beş milyon altın liraya yaptırılan Dolmabahçe Sarayı'nda, Sultan Abdülmecit Han, ancak altı ay yaşayabilmiştir.
Vefat nedeni, verem.
Dünyayı severseniz, o da sizi sever. Böylece, hayatınızı birleştirmiş olursunuz
Yüzde sıfır nokta oyla başbakan yardımcısı olanları da gördük. Demokrasinin erdemlerinden en çok da böyle kimseler bahsediyor.
Yahya Kemal'in sözünü hatırlayalım. ''İstanbul''u imar etmeden önce, Türk halkını imar etmeliyiz'' diyor.
İnsanları imar etmeye de, evvela, kendimizden, nefsimizden başlamalıyız.
Bunun için, ses değil, nefes lazımdır.