Şehirleşmenin arttığı, toplumun büyük ailelerden çekirdek ailelere dönüştüğü, insanların, doğup büyüdüğü memleketinden doyup yaşam sürdüğü, yeni memleketler edindiği günümüz dünyasında, kaybetmememiz gereken en büyük hasletlerden ve unutmamamız gereken kavramlardan birisi de sıla-i rahimdir.

Sıla-i rahim; terim olarak 'kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, akrabalarla ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme' şeklinde açıklanmaktadır (Mustafa Çağırıcı, 'Sıla-i Rahim', DİA, 37/112-113). Nitekim bu tür akrabalık görevlerini ihmal etmenin veya akrabalara kötü davranmanın kat'-ı rahim tabiriyle ifade edildiği belirtilmektedir (İbnü'l-Esir, en-Nihaye, II, 210-211).

İnsanoğlunun vücud bulmasındaki hakiki sebep şüphesiz Rabbimizdir. Zahiri sebep ise, Rabbimizin 'Kün' emriyle atalarımızın sülbünde, analarımızın rahminde dünyaya gelmemizdir. Bu sebeple 'akrabalık'tan kastedilen öncelikle anne-babadır. Zira anne-babaya itaat farz, onlara isyan ise büyük günahlar arasında zikredilmiştir. Nitekim Allah (c.c) ayet-i kerimede kendi hakkından hemen sonra anne babanın hakkından bahseder ve şöyle buyurur: 'Allah sadece kendisine kulluk etmenizi, anne babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa kendilerine öf bile deme. Onları azarlama. İkisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve 'Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişler ise şimdi sen de onlara öyle rahmet et' diye dua et' (İsra,17/23-24). Bunun yanında diğer akrabalık bağlarını da (ister ana ister baba tarafından) korumamız ve gözetmemiz gerektiğini de yine Rabbimizin 'Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında olanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez' (Nisa 4/36) hitabından anlıyoruz.

Üzülerek belirtmek gerekir ki, günümüz toplumlarında yaşamı kolaylaştıran gelişmelerle eş güdümlü olarak manevi ve milli değerlerimizi yitirmeye başladık. Teknolojinin yanlış kullanımı ve hayatımızı kuşatması sebebiyle kimliğimizden uzaklaştık. Kıskançlık, taassup ve bencillik, kin ve nefretin bizi kuşatmasıyla birbirimizden koptuk. Şeytan, nefis, dünya hırsı, cimrilik ateşinin aramıza duvarlar örmesiyle kendi derdimizle boğuşarak yalnızlaştık. Küçük ve çekirdek aileyi benimseyerek dua menbaımız olan büyükleri yük olarak görür olduk. Evlilikler, birlik ve ülfet yerine tam tersine ayrılık vesilelerimiz oldu. Aynı binada birbirimizi arayıp sormaz olduk. Cenazelerden cenazelere mezarlıklarda buluşur olduk. İlişkileri menfaat temeli üzerine inşa ederek vefa, dostluk, samimiyet, muhabbet gibi bizi biz yapan değerleri kaybetmeye başladık.

Nimetin yokluğuyla imtihan olunmak çok zordur. Sahip olduğumuz anne-baba, akraba ve yakınlarımızın kıymetini hayattayken bilelim. İşte bayramlar tam da sıla-i rahim fırsatını bize sunan mübarek zaman dilimleridir. Hayatın hengamesinden az da olsa koparak kendimize, ailemize, büyüklerimize, yakın-uzak akrabalarımıza zaman ayıracağımız nadide vakitlerdir. Ramazan ayı, üç aylar diye ifade ettiğimiz mübarek zamanların sonu ve tekamüle ermenin bir neticesidir. Kurban bayramı ise İbrahîmî bir sadakat ve İsmaîlî bir teslimiyetin sembolüdür. Bundan mütevellit olarak özellikle bayramlarla sıla-i rahimi özdeşleştirelim. Dolayısıyla, bayram sevincini idrak ederek kendimiz mutlu olurken, sıla-i rahim yaptıklarımızı da mutlu etmiş, hasılı Rabbimizin rızasına nail ve O'nun katında sorumluluğumuzu yerine getirmiş olalım.

'Biz insana, anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: 'Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.' İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, onlara öteden beri yapılagelen doğru bir va'ddir' (Ahkaf 46/15-16).

MEAL OKUYORUM
'O su ile sizin için ekinler, zeytinlikler, hurma ağaçları, üzüm bağları ve her türden daha nice ürünler yetiştirir. Şüphesiz ki bunda sistemlice düşünen bir toplum için elbette tevhidi gösteren kesin bir delil vardır.'
(Nahl 16/11)

GÜNÜN DUASI
'Allahım! Ömrümün sonunu hayatımın en hayırlı zamanı yap. Son amellerimi en hayırlı amellerim eyle. Sana kavuşacağım günü yaşadığım günlerimin en hayırlısı eyle.'
(İmam Nevevî, el Ezkar, n. 194)

HER GÜNE BİR HADİS
'İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.'
(Buhari, tevhid 2)

BİR SORU-BİR CEVAP
Zekat taksitle ödenebilir mi?
Zekatta asıl olan, kişinin üzerine terettüp eden zekatı bir an önce ödemesidir. Ancak peşin ödeme imkanı bulunmayan durumlarda bir yıl içinde taksitle de ödenebilir (Bkz. İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar, III, 191-192).
(Fetvalar,DİB Yay.syf.247)