Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ekim ayı enflasyon verilerinin ardından 4 aylık SSK, Bağ-Kur emekli maaş zam oranı yüzde 10,25 olarak açıklandı. Yıl sonu enflasyon tahminleri ise yüzde 31 ila yüzde 33 arasında değişiyor. Bu verilerin gerçekleşmesi durumunda ise en düşük emekli aylığı olan 16 bin 881 TL, yüzde 13,88’lik artışla 19 bin 224 TL’ye yükselecek. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tüm Emeklilerin Sendikası Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı, ülkede yanşan gelir dağılımı eşitsizliğine dikkat çekti.
HAYAT MÜCADELESİ VER
İLİYOR
Adaletli bir gelir dağılımı için mücadele ettiklerine vurgu yapan Şanlı, “Bugün en alttakilerle en üsttekiler arasındaki gelir farkı her geçen gün daha da açılıyor. Örneğin bir milletvekilinin maaşı, sıradan bir emeklinin maaşının 10-11 katı. Cumhurbaşkanı maaşı 14 katı. Hatta emekli bir milletvekili bile, emekli bir vatandaşın 9 katı maaş alıyor. Yani bu ülkede milletvekili emekli olduğunda da refah içinde yaşamını sürdürüyor ama sıradan bir emekli, hayat mücadelesi veriyor. Sosyal devletin temel gereği adaletli bir gelir dağılımıdır. Ekim ayında açlık sınırı 37 bin liranın üzerindeydi. Buna rağmen yapılan zamlarla en düşük emekli maaşı açlık sınırının ancak yarısına yaklaşıyor, ama yine de tamamına ulaşamıyor. Yoksulluk sınırı ise 92 bin lirayı geçmiş durumda. Yani ortada büyük bir uçurum var” diye konuştu.
ZAMMIN ANLAMI KALMIYOR
Şanlı, emeklileri mücadele etmeye davet ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: “TÜİK yüzde 32, İstanbul Ticaret Odası yüzde 40, ENAG ise yüzde 60 enflasyon açıklıyor. Ama biz yaşamın içinde bu oranların da üzerinde, yüzde 70-80’leri hissediyoruz. Dolayısıyla yapılan bu zamların bir anlamı kalmıyor. Çünkü yılbaşında vergi, harç, elektrik, doğalgaz hepsine yüzde 25 zam yapılacak. Yani bize çay kaşığıyla verilen, kepçeyle geri alınıyor. Bu şartlarda emeklinin insanca yaşaması mümkün değil. O yüzden çare yine emeklinin ve vatandaşın kendisinde. Artık şükredip oturmak yerine, insanca yaşamın bir hak olduğunu görmemiz gerekiyor. Eğer emekliler kendi hakları için örgütlenmez, mücadele etmezse bu açlık ve sefalet düzeni devam eder. Bizim mücadelemiz tam olarak bu adaletsizliğe karşıdır.”



