Geçtiğimiz gün Eskişehir dış ticaret performansına yönelik verileri paylaşarak tarım ve hayvancılık alanında Eskişehir'in dışa bağımlı olmasının oldukça sıkıntılı olduğunu yazmıştım. Dış fazla veren bir ilde tarım ve hayvancılık sektöründe dışa bağımlı olması oldukça sıkıntılı bir durumdur. Eskişehir tarım ve hayvancılık da ihracatı ithalatının tam 4,1 katı seviyesinde görünüyor.
Daha detaylı anlatmam gerekirse Eskişehir 2019 yılında tarım ve hayvancılık da 6 milyon 696 bin 318 dolarlık ihracat yaparken 27 milyon 608 bin dolarlık da ithalat yaptı. Tam 4,1 katı daha fazla satın almak zorunda kaldı. Tarım ve hayvancılıktaki bu dışa bağımlılık sadece 2019 yılına özgü değil geriye dönük baktığımızda tüm bu özelliğin sürdüğünü görüyoruz. Daha önce de defalarca bu konuya dikkat çektiğim için sadece son 5 yılın rakamlarına baktığımızda ortaya çıkan çarpıcı tabloyu grafikten görebilirsiniz. Üstelik 2019 yılında yapılan ihracat 5 yılın bile ortalamasının altında.
Bu veriler Eskişehir'de hayvan yetiştiriciliğinin ve üreticinin içinde bulunduğu durumu gözler önüne seriyor. Bir ürünün ithalatı neden yapılır? Olmadığı için… Siz üretemediğiniz için. Sizde olmadığı için. Kısacası talebi karşılayamadığınız için. Ya da piyasanın kartellerin, tekellerin, tröstlerin inisiyatifine bırakılıp küçük üretici ezilmeye mahkûm bırakıldığı için.
Bu ülkede tam 23 milyon kişi hayvancılıktan para kazanıyor. Eskişehir nüfusunda tarımda istihdam edilenlerin oranı yaklaşık yüzde 11 (kaynak, TÜİK) bu da 90 bine yakın insan demektir.
Bugün hani mutfaklarımızda eti, yumurtayı hatta sütü bile daha pahalıya alıyoruz ya, nedenini bu ithalatta aramamız gerekiyor. Alım gücünün düşmesi, üreticinin desteklenmemesi birbirini tetikler ve ortaya da böyle bir tablo çıkar.
Kaldı ki bu kadar ithalata rağmen ne kırmızı et fiyatında ne de tarımsal ürün fiyatlarında herhangi bir azalma da olmuyor. Eğer fiyatlar düşmüyorsa, talebi karşılamak için ithal etmek niye? Çoğunluğun işine gelmiyor ama demek ki birilerinin işine geliyor.
Ne diyelim…
Allah küçük üreticinin, köylünün, evine et alamayan anaların, babaların, canı et isteyenlerin, evine pişirecek yemek götürmek isteyen herkesi yardımcısı olsun. Bir ülkede ve bir şehirde tarımın ve hayvancılığın bitirilişine adım adım şahit oluyoruz.
Aslında çözümü de basit; özellikle tarımın ve hayvancılığın destek kapsamına alınması gerekiyor. Gerekiyor ki üretici bolca üretsin. O kazansın. O kazandıkça yeni üretime yönlensin. Yeni üretim piyasayı rahatlatsın. Et de süt de peynir de yumurta da patates de domates de soğan da ucuzlasın.