İnsanın hayatında en zor anlardan biri, belki de en kısa kelimelerden birini söyleyemediği anlardır: hayır.
Tek hecelik bu kelime kimi zaman koca bir dağın ağırlığını taşır. Çünkü “hayır” dediğimizde kırmaktan, incitmekten, dışlanmaktan ya da yanlış anlaşılmaktan korkarız. O yüzden çoğu kez istemediğimiz şeylere “evet” der, kendi sınırlarımızı sessizce ihlal ederiz.
Oysa “hayır” diyememek sadece başkalarına verilmiş bir ödün değil; kendimize verilmiş bir cezadır. Çünkü her “evet” dediğimizde aslında kendimize “hayır” demiş oluruz. Birinin isteğini yerine getirmek için kendi zamanımızı, enerjimizi, hatta bazen huzurumuzu feda ederiz. Ve gün gelir, fark etmeden biriktirdiğimiz bu zoraki “evetler” bizi yorar, içimizde kırgınlıklar bırakır.
“Hayır” demek bencillik değildir. Tam tersine, sınırlarımızı korumak ve samimiyeti sürdürmek için gerekli bir duruştur. Çünkü gerçek bir “evet”, ancak gerektiğinde söylenmiş bir “hayır”ın ardından kıymetlidir.
Kabul etmek gerekir ki “hayır” demek her zaman kolay değildir. Cesaret ister, kararlılık ister. Ama unutmamak gerekir ki “hayır” diyebilmek aynı zamanda kendine “evet” diyebilmektir. Kendi zamanına, kendi duygularına ve kendi ihtiyaçlarına “evet” demek…
Unutma: “Hayır demek eksiltmez; aksine özgürleştirir.”