Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Selma Güder, “Yağmur yok, yüzey suları çekildi, barajlar kurudu. Artık hidrolojik kuraklık dönemine girdik. Sakarya Havzası, Türkiye’deki 25 büyük havzadan biri ve su açısından en riskli 4 havzadan biri olarak değerlendiriliyor” dedi.

Eskişehir ve çevresini etkisi altına alan hidrolojik kuraklık hakkında uyarılarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Selma Güder, Porsuk Barajı’ndaki doluluk oranının yüzde 38’e düştüğünü, Keskin Barajı’nda ise su kalmadığını belirtti. Güder, kuraklığın çiftçileri az su isteyen ürünlere yönelttiğini söyledi.

"Bölgedeki çiftçiler büyük zarar görecek"

Porsuk Barajı’nın hem içme suyu hem de sulama ihtiyacını karşılayan temel kaynak olduğunu hatırlatan Güder, “Kuraklık, yalnızca tarımı değil; sosyal, ekonomik ve çevresel tüm dinamikleri etkileyen çok yönlü bir kriz. Geçtiğimiz aylarda tüm Türkiye’de zirai don yaşandı ve etkilerini hep birlikte gördük. Bu don olayı da kuraklıkla doğrudan bağlantılıydı. Tarım ve gıda zincirinde ciddi bozulmalara yol açıyor. Eskişehir’de sulama açısından oldukça sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Porsuk Barajı’nda doluluk oranı şu anda sadece yüzde 38. Yaklaşık 3-4 ay önce bu oran yüzde 42 civarındaydı. Çifteler’e baktığımızda, su seviyesi kot sınırına dayanmış durumda. Şu an yaklaşık yüzde 10 seviyelerinde. Bu oranın altına düşmesi hâlinde, bölgedeki çiftçiler büyük zarar görecek” diye konuştu.

KESKİN’DE SU KALMADI

Keskin Barajı’nda su kalmadığını söyleyen Güder, “Dodurga da benzer durumda. İnönü’de çiftçilerle görüştük. Ekilen ürünlerde rotasyon planlarının değiştirileceğini söylediler. Örneğin buğday ya da şeker pancarı eken çiftçiler, artık bu ürünleri ekemeyecek. Çünkü yeterli su kaynağı yok. Bu nedenle kuraklığa daha dayanıklı, az su isteyen ürünlere yönelmek zorundalar. Barajlarımız kuruyor, yağış miktarları düşüyor. Bu kış kar yağışı neredeyse hiç olmadı. Yüzey sularında düşüş yaşanıyor. Yeraltı suları ise 250-300 metre derinliklere kadar indi. Dün bir çiftçi, ‘Şu an 80-100 metrelerdeyiz’ dedi. Altı ilçemizde ciddi su kısıtı var: Alpu, Beylikova, Çifteler, Mihalıççık, Mahmudiye ve Sivrihisar. Bu bölgelerde obruklar oluşmaya başladı” dedi.

ESO 5. Aile Şenliği Kahvaltısı yoğun katılımla gerçekleşti
ESO 5. Aile Şenliği Kahvaltısı yoğun katılımla gerçekleşti
İçeriği Görüntüle

ŞİDDETLİ KURAKLIK BÖLGESİNDEYİZ

Hidrolojik kuraklık dönemine girildiğini belirten Güder, “Yağmur yok, yüzey suları çekildi, barajlar kurudu. Ne yazık ki yalnızca Eskişehir değil, Türkiye’nin pek çok bölgesinde hidrolojik kuraklık etkisini göstermeye başladı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 3 ve 6 aylık değerlendirme raporları bu durumu net biçimde ortaya koyuyor. Eskişehir’in de içinde bulunduğu Sakarya Havzası, Türkiye’deki 25 büyük havzadan biri ve su açısından en riskli 4 havzadan biri olarak değerlendiriliyor. 3 aylık haritalarda Eskişehir şiddetli kuraklık bölgesinde yer alıyor. Altı aylık değerlendirme daha da vahim. Eskişehir’in bulunduğu bölge yine şiddetli ve orta kuraklık riski taşıyor” ifadelerini kullandı.

"Sulama Birliği 18 Ağustos’ta kapatılacak"

Güder, “Tüm bunlar ortadayken bize düşen en büyük görev eğitim. Hem bireysel hem toplumsal ölçekte eğitim şart. Sulama birliklerine üye çiftçiler de durumun farkında. Hepsi aynı şeyi söylüyor: ‘Suyumuz kısıtlı’ Bu kısıtlı suyu en verimli şekilde kullanmak zorundayız. Sulama Birliği 18 Ağustos’ta kapatılacak. Yaklaşık bir ay sonra su veremeyecek hâle gelecek. Şu ana kadar çiftçilere 15 günde bir olmak üzere toplam 4 defa su verilebildi” dedi.

"Su dikkatli, planlı, tedarikli kullanılmalı”

Eskişehir’in üretim deseni açısından oldukça zengin bir il olduğunu söyleyen Güder, “Hububat yetiştiriliyor, Mihalgazi ve Sarıcakaya mikroklima etkisiyle çeşitlilik gösteriyor. Ancak artık Bakanlığın da belirttiği gibi suya göre tarım dönemine geçmeliyiz. Yeraltı kuyuları kontrollü açılmalı. Sulama birlikleri su veremediği için, bazı çiftçiler pancar gibi suyu çok çeken ürünleri sulayabilmek için sondajla yeraltı suyu çıkarmaya çalışıyor. Kuraklık hem yerüstü hem yeraltı kaynaklarını kurutuyor. Pancar ve mısır gibi ürünler aşırı su tüketiyor. İnönü’de olduğu gibi, az su isteyen ürünlere yönelmek zorundayız. Su dikkatli, planlı, tedarikli kullanılmalı” diye konuştu.

Güder, şu ifadeleri kullandı: “Sakarya Nehri, Türkiye’nin en uzun üçüncü nehri. FAO, Birleşmiş Milletler ve OECD verilerine göre Türkiye, kuraklıktan en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Şubesi ve Türkiye genelindeki mühendisler olarak diyoruz ki: Her bitkinin ne kadar suya ihtiyacı olduğu bellidir. Hangi dönemde ne kadar su verilmesi gerektiği de bilinmektedir. Çiftçilerimiz tecrübeli, atadan kalma bilgiye sahip. Ancak bu süreçte ziraat mühendislerinden destek alınmalı. Kuraklık çok boyutlu bir kriz ve ancak birlikte mücadele ederek aşılabilir. Tarımda kullanılan su, Türkiye’de toplam su kullanımının yüzde 76’sını oluşturuyor. Ancak sanayide ve evsel kullanımda da su kaynaklarına erişim giderek zorlaşıyor. Susuzlukla mücadelede zorlu bir döneme giriyoruz.”

Kaynak: HABER MERKEZİ