Eskişehir’in kültürel mirası olan lületaşı ve cam sanatı, bu yıl Odunpazarı’nda aynı anda gerçekleştirilen iki büyük festivalle dünyaya tanıtılıyor. 22–26 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 10. Uluslararası Cam Festivali ile birlikte Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivali Ahşap Eserler Galerisi önünde başladı. Festivallerin açılış töreni ise Yenikent 100. Yıl Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
LÜLETAŞI DEĞERİNİ BULAMADI
Açılış konuşması yapan Odunpazarı Belediyesi Başkan Yardımcısı Figen Engin, “Eş zamanlı iki festivalimiz var hem lületaşı hem cam festivali bu gün itibariyle başladı. Bu seneki lületaşını heyecanlandıran nokta ilk kez lületaşı festivalimizi uluslararası düzeye taşımak oldu. Bu konuda Can Ayday hocamın Gökçe hocamın kesinlikle katkılarına ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Yaklaşık 5-6 aydır bu konu için efor sarf ediyoruz. Lületaşı maalesef değerini bulamamış bir taş ama bizim çok büyük bir zenginliğimiz. Sadece süs taşı kullanmaktan öteye gitsin istiyoruz. Bu konuda şehir olarak ortak akıl alışverişinde bulunalım lületaşını hep birlikte hak ettiği yere ulaştıralım” diye konuştu.
ORTAK SORUMLULUK
Açılış töreninde konuşan Vali Yardımcısı Oğuz Şenlik, “Bu festival sadece bir sanat etkinliği değil, aynı zamanda Eskişehir’in kültürel kimliğini ve el emeğini estetik duyarlılığını dünyaya tanıtan bir buluşmadır. Bilindiği üzere lületaşı yeryüzünde sadece Eskişehir’de bulunan bu yönüyle şehrimize özgü ve dünyada benzeri olmayan bir madendir. Lületaşı ustalarımızın ellerinde bir taş olmaktan çıkar duygu sabır ve sanata dönüşür. Her işlenmiş parça geçmişle bu günü gelenekle modernliği buluşturan bir köprü gibidir. Bu değerli mirasın yaşatılması gelecek nesillere aktarılmasıyla uluslararası düzeyde tanıtılması hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi.
UNESCO’YA GİRMELİ
Prof. Dr. Can Ayday ise, “Eskişehir’de lületaşı istenilen seviyeye çıkamadı. Bu gerçekten doğal miras kültürel miras ve dünya mirasıdır. UNESCO’nun yapması gereken miraslardan birisi de bence budur. Çünkü başka yerde yok. Afrika’da falan var ama onların renkleri farklı siyah olan var kahverengi olan var. En güzeli, en temizi, en kıymetlisi bizim şehrimizde. Bunun önemi kavranamamış ve düşmüş durumda. Bundan 30 yıl önce, Sepetçi Mahallesi ve Odunpazarı sınırları içinde yaklaşık 10 bin işçinin çalıştığı Lületaşı ocakları vardı. Düşünün, 10 bin kişi. Sonrasında bu üretim giderek azaldı. Bugün gidip bakarsanız, yalnızca birkaç gönüllü ve küçük çapta, hatta bazen kaçak çalışan ustalar kaldı. Bu da doğal olarak üretimi ve ilgiyi azalttı. Oysa Lületaşının yeniden eski değerine kavuşması gerekiyor. Bunun için de doğru planlama, modern teknikler ve sanayiyle entegrasyon şart” ifadelerini kullandı.