Sosyal medyanın gündeminde su fiyatları var.

Ülkenin 30 büyükşehir belediyesinin vatandaşa sattığı suyun fiyatı bir araya getirilip paylaşıldı.

Eskişehir’de bir metreküp suyun bedeli 22 Lira.

Bu fiyat içerisinde devlete ödenen vergiler de var.

Diğer büyük şehirlerde satılan suyun fiyatları da ortalama yine 20-23 Lira tutarında.

AK Parti de yönetse, CHP de yönetse fiyatlar bu dengede gidiyor.

Böyle olmasının elbette sebebi var.

Bir kere ekonomik durumlar suyun bu fiyat aralığında satılmasını sağlıyor.

İstihdam giderleri, alt yapı harcamaları, yeni yatırım giderleri gibi pek çok kaleme ardı ardına yapılan zamlar, yani katlanan maliyetler elbette satılan ürünün fiyatını etkiliyor.

Tıpkı her gün tüm ürünlere gelen zamlar gibi!

İkincisi;

Eskişehir’in diğer illerle aynı ortalamada su satış bedeline sahip olması bize göre bir şans.!

Zira Eskişehir’in suyu şebekeye ulaşana dek fazla mesai harcıyor.

Maalesef ki Porsuk’un kötü suyunu sağlıklı hale getirebilmek için pek çok kimyevi süreçten geçirilen bir suya sahibiz.

Bu da diğer kentlere göre Eskişehir’e ayrıca bir maliyet getiriyor.

Buna rağmen Eskişehir’de su bedeli ortalama fiyatların üzerine çıkmıyor.

Ortada bir zarar olsa da vatandaşa en makul fiyatlarla şebeke suyu veriliyor.

+++

Elbette kimseyi, belirli bir zümreyi ya da şahısları koruma kollama gibi bir niyetim yok.

Söylemek istediğim sadece tüm bunların bilinmesi gerektiğidir.

Yani “Eskişehir’de su çok pahalı” tezinin doğru olmadığını söylemeye çalışmaktır.

Durum sahiden de öyle.

Sebeplerini zaten yazdık.

Tüm bu gerekçelere rağmen, “Eskişehir’de su çok pahalı, hayli ucuzlaması gerekir” diyene de saygı duyuyoruz.

Karar kamuoyunun…

NOT; Su üzerinden siyaset yapıldığı günleri hatırlıyoruz. Bugün 90 liraları aşan diğer su firmalarının suyuna karşılık hala 17,5 Lira olan en sağlıklı içme suyu Kalabak suyunu karalamak için yapılanlar geliyor aklımıza…

Bu uğurda ‘çamurlu Kalabak damacanası’ fotoğraflarıyla siyah minibüsler giydirilip gezdirilmişti şehirde.

Ne olmuştu?

Tutmamıştı, hatta ters tepmişti.

Onu da anımsatalım…

****************

AK PARTİ’DE İADEİ ZİYARETLERE İADEİ ZİYARET!

AK Parti’de işler bir türlü yerine oturmadı gitti.

Özellikle örgüt konusunda sürekli yeni bir karar alındı.

Biliyorsunuz;

Zihni Çalışkan’ın milletvekilliği adaylığı için görevini bırakmasıyla Süleyman Reyhan göreve getirildi.

Genel seçimlerden hezimetle ayrılan partide örgüte karşı homurdanmalar başladı.

İl teşkilatından rahatsız olan kesimler konuyu yavaş yavaş Ankara’da dile getirir oldu.

Tam da yerel seçim için adaylar belirlenirken Süleyman Reyhan’a, “Yönetimi yeniden kur” denilerek mevcut örgütün istifası alındı.

Kaçıncı defa oldu biz de unuttuk ama Süleyman Reyhan bir kez daha il başkanı oldu.

Elbette ‘hayırlı olsun’ ziyaretleri hemen akabinde kaldığı yerden devam etti.

Gel gelelim AK Parti’de değişen bir şey olmadı.

Çünkü şikayete konu kişiler yeniden il yönetimindeydi!

Öyle olunca bir kere daha il yönetimi görevden alındı.

Bu kez Süleyman Reyhan da istifası alınanlar arasında oldu.

Yerine Gürhan Albayrak atandı.

Bunca tarihsel bilgiden sonra son günlerdeki gözlemlerimizi aktaralım

Gürhan Albayrak, günlerdir parti binasında ‘hayırlı olsuna gelen’ AK Partili misafirlerini ağırlıyor.

Partinin merkez ilçe adayları daha yeni merkeze intikal ettiler, sudan çıkmış balık gibi ne yapacaklarını bilmiyorlar.

İlk olarak AK Partililikleri ile bilinen isimlerin kapısını çaldılar.

Sonrasındaki adresleri zaten AK Partililikleri ile bilinen dernekler, kurumlar, kuruluşlar olacak.

Daha önce kendilerine ziyarete gelen AK Partili bu kurum ve kuruluşlardan başlamak gerek!

Zira gidilmediğinde hemen küsüyorlar!

Anlayacağınız…

AK Parti öylesine bir sarmalın içine girdi ki, parti binası dahil herkes birbirini ziyaret ediyor…

Hatta bazı ziyaretler öylesine bir hal aldı ki;

İadei ziyarete de iadei ziyarete dönüştü…

Kısacası ‘al gülüm ver gülüm’ bir seçim gündemi içine girmiş durumda AK Parti.

Söylemeden, uyarmadan geçmeyelim…

***************

SANAYİ KESİMİNİ DUYAN SİYASETÇİ VAR MI?

Eskişehir Sanayi Odası şehrin ihracat rakamlarını açıkladı.

4 Milyar Doların üzerine çıkan Eskişehir sanayisi var artık.

Dahası, öyle görünüyor ki bu rakam daha da artacak.

EOSB Başkanı Nadir Küpeli, neredeyse her aybaşı bir açıklama yapıyor.

Diyor ki;

“Firmalarımız işçi arıyor. İşsiz çok ama gelip çalışan yok. Çünkü fabrikaların istediği nitelikte personel bulunmuyor!”

Organize sanayide çalışan işçi zaten isyanda.

İşyerine gidip gelirken sıkışık trafik içinde adeta helak oluyorlar.

Sırf bu yüzden evlerinden çok önceden çıkmak zorunda kalıp, çevreyolu çilesine dalıyorlar.

Bu çile içinde yaşanan kazalarda maalesef ki yaşamlarından olan emekçiler de oldu...

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, “Eskişehirli sanayicilerimizin nakde ulaşması, kredi bulması için destek bekliyoruz” diyor.

Küpeli, “Firmalarımızın elemana ulaşması için daha çok mesleki eğitim gerekli” diyor.

İşçi ise yeni yol istiyor.

“Sabah-akşam eziyet çekmekten bıktık, usandık” diyor.

Sanayinin talepleri yazdığımız gibi.

Sanayi dediğiniz 100 bin nüfusa direk, yüz binlerce nüfusa da dolaylı olarak tesir eden bir camia.

Buna rağmen gelin görün ki bugün siyaset yapanlar, sanayiyi nezaket ziyaretinden ibaret görüyor.

Ortada ne bir vaat var, ne de bu işe bakan, bu işleri düşünen birileri…

Gerçekten çok tuhaf!