'Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!' (Bakara, 2/155)
Peygamber Efendimiz (sav) bir gün, çocuğunun kabri başında feryat eden bir kadına rastladı. Acılı anneye, 'Allah'a isyan etmekten sakın ve sabret!' diyerek nasihatte bulundu. Üzüntüsünden Allah Rasulü'nü tanıyamayan kadın, 'Bana karışma! Benim başıma gelen senin başına gelmedi ki!' deyiverdi. Bir müddet sonra kendisine nasihat edenin Rasul-i Ekrem olduğunu anlayınca Peygamberimizin huzuruna gelerek özrünü beyan etti. Bunun üzerine Rahmet Elçisi (sav), şu özlü tavsiyede bulundu: 'Gerçek sabır, musibetin geldiği ilk anda gösterilen sabırdır.'
Şu yaşadığımız ömür içerisinde herkesin yaşadığı zorluklar, çile ve kederler, maddi ve manevi sıkıntılar olması takdir-i İlahi'dir. Çünkü bu dünya, 'imtihan dünyasıdır. Allah bütün insanları 'kimin daha güzel davrandığını ortaya çıkarmak için' imtihana tabi tutmaktadır. İmtihan; Cenab-ı Hakk'ın insanları dünya yaşamında hayır ve şerle imtihan ederek, sabır ve teslimiyet gösterenleri ahirette mükafatlandırması, isyan edenleri ise cezalandırması demektir.
Bizim başımıza gelen musibetlerin aynısı, benzeri ya da daha fazlası peygamberlere de gelmiştir. Peygamberimiz, daha doğmadan babasını, henüz altı yaşındayken annesini kaybetmiş, yetim ve öksüz olarak büyümüştür. Can yoldaşı eşini ve altı çocuğunu kendi elleriyle toprağa vermiştir. Mekke'de bir avuç müminle birlikte müşriklerin amansız baskı ve işkencelerine, kısıtlama ve dışlamalarına maruz kalmıştır. Bütün bu sıkıntı ve musibetlere rağmen, Peygamber Efendimiz asla ümidini ve inancını kaybetmemiş, daima Rabbine sığınmış ve mücadeleye devam etmiştir. Allah'a ve Rasul'üne inanan kişi bu dünya hayatının imtihan dünyası olduğunu bilir. Musibetlere karşı sabır göstererek Allah'tan yardım ister. Ümidini yitirmez ve mücadeleden asla vazgeçmez.
Ebû Yahya Suheyb ibni Sinan (ra) dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: 'Mü 'minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hali kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece Mü'minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur. ' (Müslim, Zühd 64.)
HZ. NÛH (A.S.)
Hz. Nûh, Kur'an-ı Kerîm'de ve hadislerde diğer peygamberlere oranla geniş bir şekilde tanıtılan ve 'ulü'l-azm' olarak isimlendirilen beş büyük peygamberden biridir. Kur'an'da 28 sûrede hakkında bilgi verilmiş ve 43 yerde ismen zikredilmiştir. Kur'an'ın 71. sûresi onun adını taşır ve baştan sona onun tevhid mücadelesini anlatır. Kur'an-ı Kerîm'de Nûh'un Allah tarafından seçildiği (Âl-i İmran 3/33), kendisine vahyedildiği (Nisa 4/163), kavmine peygamber olarak gönderildiği (Nûh 71/1), 950 yıl kavminin arasında kaldığı (Ankebût 29/14) ve kavmini Allah'a kulluğa davet ettiği (Yûnus 10/71) belirtilmektedir. Nûh kavmini Allah'tan başkasına ibadet etmemeleri hususunda uyarmış, aksi takdirde başlarına gelecek azabı kendilerine haber vermiştir (Nûh 71/1-4). Yoldan çıkmış, çok zalim ve azgın olan kavmi (Zariyat 51/46) Nûh'a inanmadığı gibi ona mecnun demiş, taşlamakla tehdit edip (Şuara 26/116) yalancılıkla itham etmiş, ondan kendisine uyan alt tabakadan insanları yanından uzaklaştırmasını (A'raf 7/59-63) veya başlarına geleceğini bildirdiği azabı bir an önce getirmesini (Hûd 11/32) istemiştir.
Uzun mücadeleler sonunda kavminin putperestlikten vazgeçmediğini görünce inanmayanları cezalandırması için Allah'a dua etmiş (Şuara 26/118-119), Allah Hz. Nûh'un duasını kabul etmiş ve inkarcı kavminin tûfanla helak edileceğini, kendisinin ve inananların kurtulacağını bildirerek bir gemi yapmasını istemiştir. Geminin inşası bitince her hayvan türünden birer çift, ayrıca boğulmasına hükmedilenler dışındaki aile fertleri ve iman eden diğer kimseler gemiye bindirilir. Nûh ve ona inananlar kurtulurken eşi ve oğlu inanmayanlarla birlikte boğulur (Hûd 11/40-47)
Kur'an'da Hz. Nûh'un yaşıyla ilgili olarak şu bilgi yer almaktadır: 'Andolsun ki biz Nûh'u kendi kavmine gönderdik de o 950 yıl onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tûfan kendilerini yakalayıverdi. Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu alemlere bir ibret yaptık' (Ankebût 29/14-15). Hz. Nûh'un kabrinin nerede olduğu bilinmemekte, çeşitli yerlerde ona nisbet edilen makam ve kabirler bulunmaktadır. (TDV İslam Ansiklopedisi'nden alınmıştır.) Hazırlayan: Bekir Irmak İmam – Hatip
HER GÜNE BİR HADİS

'Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse, cennete giremez.' Müslim, Îman 147.
GÜNÜN DUASI

'Allah'ım! Senden istenen şeylerin hayırlısını, duanın hayırlısını, kurtuluşun hayırlısını, işlerin hayırlısını, hayatın hayırlısını, ölümün hayırlısını istiyorum.' (Hakim, Deavat, No: 1911)
MEAL OKUYORUM

... Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. (Hucurat Suresi, 13)
BİR SORU-BİR CEVAP

Fakir kardeşe zekat verilebilir mi?

Fakir olan kardeşe zekat verilebilir. Kardeş çocuğu, amca, dayı, hala ve bunların çocukları da böyledir(İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar,II, 275). Hatta zekat verirken yoksul akraba-lara öncelik verilmesi daha sevaptır. Çünkü bunda hem zekat borcunu ödeme, hem de sıla-i rahim vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.), 'Sadakasını hısımına veren için iki ecir vardır: Hısımlık ecri ve sadaka ecri.' (Buharî, Zekat, 44) buyurarak bunu teşvik etmiştir.