Merhaba Değerli Okurlar;

Geçtiğimiz hafta nikahsız eşin maddi manevi tazminat ve ziynet eşlerin da hakkı var mı konularına değinmiştik. Bu hafta ise babalık davasını inceleyeceğiz.

 ANNE BABALIK DAVASI AÇABİLİR Mİ ?

Aile toplumun temel taşıdır. Bir çocuk evlilik birliği içinde doğmuşsa hiç kimsenin özel bir işlem yapmasına gerek kalmasına gerek olmadan kendiliğinden biyolojik anne ve babasına soybağı yönünden bağlanır. Hukukumuzda, evliliğin devam ettiği süre boyunca doğan ya da evlilik artık sona ermiş olsa bile devam ettiği sürece veya evlilik sona ermesinden itibaren üç yüz gün içinde doğan çocukların babası ile arasında babalık karinesi (Türk Medeni Kanunu m. 285/I) sebebiyle soybağı yine kurulmaktadır. Ancak her çocuk bu kadar şanslı olmayabilir. Bazen anne ile evli olmayan babanın çocuğu ile arasında soybağı kurulabilmesi bazı hukuki yollara dayanmaktadır. Türk hukukunda bunlar; anne ile evlilik, tanıma ve babalık davası yollarıdır. 

BABALIK DAVASI NEDİR?

Arasında soybağı kurulmamış baba ile çocuğun soybağı kurulmasının hukuki yollarından ilki olan babalık davasının açılması bir tek şarta bağlıdır. Bu şart babalık karinesinin söz konusu olmadığı ve biyolojik babanın çocuğu kendi isteğiyle tanımadığı durumdur. Anne veya çocuk muhtemel babaya karşı babalık davası açabilirler (Türk Medeni Kanunu m. 301). Bu şart oluşmadan dava açılamayacağı hususunda Yargıtay 2. hukuk Dairesi 26.02.2023 tarih ve 2003/1284 E. ve 2003/2456 K. sayılı kararında “H. evlilik içerisinde doğmuştur. Soybağı, nüfusta baba olarak gözüken V. tarafından reddedilmediği sürece babalık davası dinlenemez. İsteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” şeklinde ifade etmiştir. Görüleceği üzere çocuğun herhangi bir yolla bir başka erkekle soybağı ilişkisi kurulmuş ise, bu soybağı ortadan kaldırılmadıkça babalık davası açılamaz. Her davada olduğu gibi bu davada da hak mağduriyeti yaşanmaması için sürelerin takibi önemlidir. Anne açısından bu süre, çocuğun doğumundan itibaren 1 yıldır. Ancak çocuk ile başka bir erkek arasında daha öncesinden bir soybağı kurulmuşsa, bu bir yıllık süre, çocuk ile arasında soybağı olan kişi arasındaki soybağının kaldırılmasından sonra başlayacaktır. Bir yıllık süre geçtikten sonra yalnızca haklı sebeplerin varlığı halinde dava açılabilir ve anne bu gecikmeyi haklı kılan sebebini gecikme nedeni ortadan kalktıktan sonra 1 ay içinde dava açmalıdır. Çocuk açısından herhangi bir süre kısıtlaması yoktur.

AYIRT ETME GÜCÜNE SAHİP OLMAYAN ANNE VE ÇOCUK BABALIK DAVASI AÇABİLİR Mİ?

Babalık davası açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olması sebebiyle ayırt etme gücüne sahip anne ve çocuk tarafından bizzat kullanılır. Anne ve çocuğun ayırt etme gücüne sahip olmadığı hallerde babalık davası yasal temsilcileri tarafından açılabilir. Ancak çocuğun babalık davası açma hakkını henüz ayırt etme gücüne sahip olmadığı dönemde kullanabilmesi için ona kayyım atanması gerektiği kabul edilmektedir. Babalık davası açılması bakımından çocuk ile annenin çıkarlarının çatışması söz konusu olabileceğinden annenin kayyım olarak atanması mümkün değildir (Türk Medeni Kanunu m.426/2). Babalık davası Cumhuriyet savcısına ve Hazineye, dava anne tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anneye ihbar edilir. (Türk Medeni Kanunu m. 301/III) Anne ve çocuğun ölümü halinde dava hakkı sona erer. Bu dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır (Türk Medeni Kanunu m. 301/II).

Yargıtay 2.Hukuk Dai̇resi̇ 2003/136E.  2003/1446K. Sayılı kararında “Babalık davasında ananın her zaman çocuğun yararına davranmayacağı ilkesi gereğince küçük için kayyım tayin edilmesi ve davanın C. Savcısına , Hazineye; ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbarı gerekir. Bu şekilde Ana-babanın çocuk aleyhinde birleşmeleri ve onun zararına bir durumun doğumu önlenmek istenmiştir.” şeklinde ifade etmiştir.

BABALIĞIN TANINMASI NEDİR

Türk Hukukunda babanın evlilik birliği içinde doğmayan çocuğu ile soybağı kurabilmesi için bir diğer yol tanıma yoludur. Anne ile evli olmayan babanın çocuğu tanıması sonucu çocuk ile arasında bir soybağı ilişkisinin kurulması bakımından iki şart aranmaktadır. Bunlardan birincisi çocuğun annesinin kim olduğunun belirli olması, ikincisi ise çocuğun başka bir erkek ile soybağının bulunmamasıdır (Türk Medeni Kanunu m. 295/III) . Bu sebeple Türk Medeni Kanunu m. 285 çerçevesinde babalık karinesi, başkaca bir tanıma veya Türk Medeni Kanunu m. 301 uyarınca verilmiş bir babalık hükmü tanıma imkanını ortadan kaldırır. Tanımanın bu şekilde çocuğun başka bir erkekle soybağının bulunmaması şartıyla gerçekleşmesi kuralı çocuk ile daha önce kurulmuş bir sosyal ve hukuki soybağı ilişkisinin korunmasına hizmet etmektedir. Tanıma, çocuk yaşadığı sürece yapılabileceği gibi çocuğun ölümünden sonra dahi çocuğun tanınması mümkündür. Yine tanıma çocuk sağ doğmak koşuluyla doğumdan önce de yapılabilir. Ancak çocuğun doğumundan önce yapılan tanımanın geçerli olması çocuğun sağ doğmasına ve annenin çocuğun doğumundan önce evlenmemiş olmasına bağlıdır. Çocuğun doğumundan sonra tanıma her zaman yapılabilir, herhangi bir süreye bağlı değildir. Tanıma işlemi bazı şekli kurallara tabidir. Bu kuralları yargıtay şu şekilde açıklamıştır.Yargıtay 2.Hukuk Dai̇resi̇ 2004/1439E. 2004/1999K. sayılı kararında “Tanıma, babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senetle veya vasiyetname ile olur. Her ne kadar Medeni Kanunda bildirimde bulunacak makam Sulh Hakimi olarak gösterilmişse de; bu konuda görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.” şeklinde ifade edilmiştir.

AYIRT ETME GÜCÜ OLMAYAN GÜCÜNE SAHİP OLMAYAN AÇISINDAN DURUM

Ehliyet bakımından tanıma da babalık davasında olduğu gibi şahsa sıkı surette bağlı bir hak olduğundan tanıma için tanıyanın ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar tanıma beyanında bulunamaz; bu gibi kimseler bakımından ancak babalık davasıyla soybağının kurulması söz konusu olabilir. Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar tarafından yapılan tanımanın geçerli olabilmesi için veli veya vasisinin rızası aranır (Türk Medeni Kanunu m. 295/II). Baba hayatta değilse artık tanıma mümkün değildir. Tanımayla birlikte çocuk ile tanıyan arasında doğum anından itibaren geçerli hukuki bir soybağı ilişkisi kurulur. Tanıma şekle tabi ve geri alınamaz tek taraflı bir irade beyanıyla gerçekleşir. Türk Medeni Kanunu m. 295/I uyarınca; “Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.” Tanıma annenin ve çocuğun rızasına bağlı değildir. Anne ve çocuğa sadece bildirim yapılır.