Merhaba Değerli Okurlar;

Geçtiğimiz evlilik birliği içinde alınan malların durumundan bahsetmiştik. Bu hafta ise onur şeref ve saygınlık üzerine hakaret suçunu konuşacağız.

Bu hafta ise hakaret suçundan bahsedeceğiz.

Hakaret suçuna geçmeden önce hakaret suçuna ilişkin davaların ülkemizde son zamanlarda bu kadar çok artmasına değinmek istiyorum.

İnsanların birbirlerine hakaret etmesinin psikolojik olarak temel sebebinin ,haksız olmaya tahammül edememe, karşısındaki kişiyi kabullenememe, hazmedememe vb.. Bir çok sebep sayılabilir. Bu sebepler insanların yaratılışından beri süregelen sebepler. Yakın zamanda hakaretlerin bu kadar artmasının sebebi ise tabi ki de internet ortamında rahat bir şekilde hareket etmek diyebiliriz.

İnternetin bize getirdiği faydaların yanında zararları da mevcuttur. Ancak biz bu zararların çoğu zaman farkına bile varmıyoruz. Bir haberin, bir paylaşımın, bir sözün ya da sosyal medya kişilerin paylaşımlarının altına hakaretten de uzaklaşıp çirkinleşen yorumların sayısı son zamanlarda oldukça fazla.

Hakaret suçu, 5237 sayılı Ceza Kanunu’ndaki düzenlendiği yere bakıldığında, şerefe karşı suçlar başlığı altında yer almaktadır.. Hakaret suçu, TCK’nın 125. maddesinde, ‘Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden  veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.’şeklinde düzenlenmiştir.

Hakaret suçunun internet ortamında işlenmesinde ise hakaret suçu, huzurda ve gıyapta olmak üzere iki şekilde işlenebilir. Hakaret suçunun huzurda işlenmesi, tahkir teşkil eden fiillerin hiçbir aracı olmaksızın doğrudan doğruya mağdura yöneltilmesi ile olur. Ancak, bu suçun huzurda işlenmesi sadece bu durumla sınırlı değildir. TCK’nın 125. maddenin 2. fıkrasında, ‘..Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle ilenmesi halinde..’ huzurda işlenmiş sayılacağı düzenlenmiştir. İnternet; iletişim aracı; ses, yazı ve görüntüyü de içerebilen çok yönlü iletişim aracı olmasından dolayı, internet yoluyla yapılan hakaret suçu, huzurda yapılmış sayılır.

HAKARET SUÇUNUN TANIMINA BAKILDIĞINDA 2 SEÇİMLİK HAREKET SÖZ KONUSUDUR 

İlki somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi, diğeri ise sövmek suretiyle kişinin manevi şahsiyetine saldırılmasıdır.

Hakaret suçunun somut olgu veya fiil isnadı biçiminde gerçekleşmesi halinde; yer, zaman ve konu olarak belirlenebilir, önceden ya da şimdi meydana gelen, aksi ispatlanabilir bir olay isnadı bulunması gerekir. Suça konu ifade ya da söz; kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde olmalıdır. İsnadın suç oluşturup oluşturmayacağı konusunda; isnat konusu kişinin, sosyal ve kültürel durumu, kişinin toplumdaki yeri gibi kişiye özel hususlar göz önünde bulundurulmasında fayda vardır.

Seçimlik hareketimizin ikincisi sövmek suretiyle onur, şeref ve haysiyete saldırıdır. Sövmek fiilinin TDK’da ki tanımına baktığımızda; somut bir fiil isnadı ihtiva etmeyen, herhangi bir olayla ilişkilendirilemeyen, şeref ve haysiyeti rencide eden, aşağılayan, hor gören her türlü yakıştırma olarak yapılabilir. Sövme yoluyla hakaret suçunu oluşturan sebeplerin, bu suçu oluşturup oluşturmadığının belirlenmesinde, bölgesel özellikler, fiilin icra edildiği bölgede o kelimelere verilen anlam, örf ve adet, fiilin işlenmesi sırasında hal ve şartlar gibi hususların dikkate alınması gerekir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 29.11.2016 tarihli, 2015/2550 E. ve 2016/18260 K. sayılı kararına göre; hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir”. Yargıtay ilgili ceza dairesinin verdiği kararda da belirtildiği üzere hakaret fiilinin kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerektiğini söylemiştir. Yani kişiye yapılan hakaretin kişiyi küçük düşürücü şekilde olması gerekir.

Genelde insanlar tarafından ve Yargıtay’ın da yerleşik içtihatlarında ve doktrinde kabul olan genel görüşe göre kişiye yapılan beddua hakaret eylemini oluşturmaz. Lakin edilen bedduanın edilmeden önceki durumuna ve belirttiğimiz üzere bedduanın işlenme sırasındaki hal ve şartlara bakmak gerekir.Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 01.04.2019 tarihli, 2017/5584 E. ve 2019/4626 sayılı kararına göre; “Olay günü sanığın, müştekilere hakaret ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gibi sanığın müştekiye söylediğini kabul ettiği ‘Allah belanızı versin, benim çoluğumun çocuğumun ekmeğini yediniz sizin de çoluğunuzdan çıksın’ şeklindeki beddua nitelikli sözlerin, muhatapların (…) şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi” Kanuna aykırıdır.

Hakaret suçu başlı başına çok uzun bir konu olmasına rağmen elimizden geldiği ölçüde bu yazımızda sizlere aktarmaya çalıştık. Özellikle internet ve sosyal medya ortamlarında paylaşımlarınıza ya da başka paylaşımların altına yorum yazarken çok dikkat etmeniz gerekir. Aksi halde çok ciddi cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalabilirsiniz.

HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE

​​​​​​​​HUKUKLU GÜNLER