Yaşamın doğal akışında Yüce Mevla ömür verdiği sürece özellikle kamu kesiminde bu aziz vatana yıllarını vermiş sonunda emekli olmuşlar kervanına yeni bir üye katıldı ailemizden.

Eşim Meral Hanım…

Son günlerde hanemizde “emeklilik” üzerine sıkça sohbetler edildiği için görevini hakkıyla, yüz akıyla tamamlayan tüm emekliler için bu hafta köşemi onlara ayırmak istedim.

Meral Hanım,  Gümüşhane Devlet Hastanesi’nde 1990 yılında  başlayan çalışma hayatını 33 yıllık sürenin sonunda  kadim şehrimiz Eskişehir’de tamamlayarak emekliye ayrıldı.

Eşimi sağlık sektörü içerisinde olduğu için görev yaptığı sürece hastane günleri var ama özellikle pandemi dönemindeki ağır çalışma şartlarına tanıklık etmiş bir eş olarak onun şahsında sağlık ordusunun her bir ferdine minnettarız. Zor günlerdi.

Hakları ödenmez…

Emekliliğe dönersek…

Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki yapılan araştırmalarda emekliler ülkemizdeki nüfusun yaklaşık yüzde yirmisini oluşturuyor.

Resmi verilere göre 15 milyondan fazla emeklimiz var. Son EYT düzenlemesi ile bu rakam biraz daha artmış olabilir.

Rakamları incelediğimizde 5 emekliden biri İstanbul'da yaşıyor. İstanbul, 2,6 milyon kişiyle Türkiye'de en fazla emeklinin yaşadığı şehir olurken, İstanbul'un ardından 1 milyon 79 bin emekliyle Ankara, 1 milyon 16 bin emekliyle İzmir, 586 bin emekliyle Bursa ve 400 bin emekliyle Antalya en fazla emekli nüfusa sahip iller olarak sıralanıyor.

Yine geçtiğimiz yılın verilerine göre emekli sayısının en düşük olduğu iller; Ardahan, Bayburt, Tunceli, Kilis ve Iğdır olarak sıralanıyor.

Emekliler, son aylarda aldıkları düşük maaşlarla ülkenin birinci gündem maddesi oldular.

Ekonomik durumları  iyi değil! Büyükşehirlerde yaşayan emekliler için geçinmek oldukça zor!

Bu sıralar er meydanına çıkan belediye başkan adaylarıyla karşılaştığınız sorun bakalım. En çok hangi sorunla karşılaşıyorlar?

İçinizden emekliler dediğinizi duyar gibiyim.

Bir çoğu yoksulluk sınırı altında maaş alıyor.

Düşünün; eğer bir emeklinin evi kiraysa, elektrik, su, doğalgaz faturalarını da buna eklersek aldığı maaşla geçinmesi zor belki de imkânsız.

***

Emeklilik, bize göre bir ömrün tüketildiği yaşamın yorgunluğuna karşı bir ödül ve hak edilen bir dinlenme vakti.

Emeklilik bir başka anlamıyla hayatın yüklerinden arınarak özgürlüğün tadını çıkarma zamanı ve yaşamın yorgunluklarına karşı güzel bir mola ve bir anlamda da ömrün son devresinde yeni bir başlangıç…

Dolayısıyla yoğun geçen iş hayatının stresinden uzaklaşmak ve huzuru yakalamak için fırsattır.

Bir diğer ifadeyle emeklilik, geçmişte yapılan işlerin meyvesini toplama ve hayatın tadını çıkarmak, çalışma hayatının ardından rahat bir nefes alma ve hayattan keyif almadır.

Emeklilik hayatın yorgunluklarından sıyrılıp kendini yeniden keşfetme ve kendine daha fazla zaman ayırıp geçmişteki deneyimlerin ışığında geleceğe umutla bakmak.

Çalışan anne babalar için çocuk yetiştirmenin ne kadar zor olduğu gerçeğini yaşayan bireyler olarak, aileyle bir araya gelme daha fazla zaman geçirme sevdiklerinizle, evlatlarınızla keyifli anlar yaşama zamanıdır.

Yıllar sonra, akşam okuldan dönen evladınızı kapıda karşılamanın verdiği derin bir mutluluk duygusu.

Bunlar emekliliğin pozitif yönleri…

Birkaç cümlede olumsuz yönlerinden bahsederek yazımızı tamamlayalım.

Özellikle memur statüsünde çalışıp emekli olanların maaşlarındaki ciddi eksilmeler oluyor.

Yıllardır bir türlü düzeltilmeyen çarpık bir emeklilik sistemimiz var.

Biliyoruz ki yaşlılık döneminde sağlık giderleri artıyor. İyi bir beslenme zaruridir. Emekli olunca insanın gönlü bir yerleri gezip görmek ister. Ama bu şartlarda bunu yapması imkansız.

Bunu kim yapar. Elin emekli Alman’ı, Fransız’ı, İngiliz’i!

Belki de bir aylık maaşıyla gelirler ülkemizde günlerce  5 yıldızlı otellerde kalıp denizin tadını çıkarıp ülkesine geri dönerler.

Bizim emekliler 40 Km uzaktaki termal hamamlara gitmek için elli çeşit hesap yapar.

Aslında bu paradoks toplumsal bir sorunumuzdur.

Düşünüyorum da emeklilikten sonraki yaşamı çalışmadan geçirecek olan birey ve ailesinin daha aktif, mutlu bir emeklilik yaşamı sürdürebilmeleri açısından emeklilik dönemi için gerekli hazırlıkların önceden yapılması büyük önem arz ediyor.

Yoksa çekilmez olur hayat.

Tabii ki emeklilikten sonra ikinci bir iş bulmak da mümkün ama bu konuda yaşınız, sağlığınız, yaptığınız işin konusu vb. hususlar da önemli.

İşte bu sebeplerden dolayı Türkiye’mizde emekli olmak ve emekli olarak yaşamak maalesef zor. Eğer ek geliri yoksa durum gerçekten vahim.

Bu maaşlarla düşünün…

Düğünde torununa bir bilezik hadi bilezikten geçtik bir çeyrek altın takabilecek kaç emekli var çevremizde?

Emeklilerin maddi şartları onlara ömürlerinin ahir zamanında kolay, rahat bir yaşam sağlaması şu an için mümkün görünmüyor.

İleride düzeleceğini temenni etmekten başka çare de yok gibi. 

Dolayısıyla bütçeden yeterli payı alamayan, uğradıkları haksızlıklara ve yaşadıkları mağduriyetlerini yetkili kişilere ulaştırmak için bir araya gelerek  “Türkiye Emekliler Derneği ”ni 1970 yılında kurmuşlar ama yine de yetkililere seslerini pek duyuramamışlar.

Artık bundan sonra emekli eşi olarak bizler köşe yazarlığı sorumluluğunda,  dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği kadar emeklilerin seslerini duyurmaya devam edeceğiz.

Bunu fazlasıyla hakkettiklerini düşünüyorum.