Faizler Düşürülecek mi?
15 Nisan Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yeni başkan Şahap Kavcıoğlu başkanlığında toplanacak ve faiz oranına karar verecek. Geçtiğimiz haftalarda bir gece yarısı kararnamesi ile göreve getirilen, daha önceki köşe yazılarında faizlerin inmesi gerektiğini belirten Kavcıoğlu, bakalım ilk toplantısında nasıl bir karar alacak? Aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanı hep tekrarladığı gibi faizlerin tek hanelere düşmesi gerektiğini yakın zamanlarda yaptığı konuşmalarda da yineledi. Şimdi hal böyleyken verilen mesaj faizlerin indirileceği yönünde. Ama ben öyle düşünmüyorum. Borsa ve döviz kurlarına bakılırsa piyasada da böyle bir beklenti yok. Ancak bunun nedenlerini konuşmadan önce faiz nedir ne değildir kısaca ona bir bakalım.

Faiz Nedir?
Günümüz dünyasının ekonomik sistemini anlamak için faizin ne olduğunu ve ne işe yaradığını iyi kavramak gerekir. Faiz oranı bir ülkedeki risk düzeyini ve sermaye ihtiyacını ifade eder. Eğer bir ülke kendisine para yatıracak olanlara yüksek faiz teklif ediyorsa bu iki anlama gelir:
1-) Ülkedeki sermaye miktarı çok düşüktür ve ülkeye sermaye çekebilmek için tek çare yüksek faiz vermektir.
2-) Faiz oranının yüksek olmasının diğer sebebi; o ülkeye yatırım yapmanın son derece riskli olmasıdır. Ülkede ekonomik canlılık yoksa, yargı sistemi iyi çalışmıyorsa, hükümet piyasalara güven vermiyorsa, kimse parasını o ülkeye yatırmaz. Çünkü parasını kaybetme riski çok büyüktür. Bu durumda bu ülkeye yatırım çekmek için tek çare yüksek faizdir. Yüksek faiz oranları verilerek risk seven yatırımcılar ülkeye çekilmeye çalışılır.
Burada Cem Toker'in konuşmalarında sıkça bahsettiği banka örneğini vermek istiyorum. Düşünün ki yüz bin lira paranız var ve bu parayı bankaya yatıracaksınız. Önünüzde iki banka seçeneği var. A bankası ve B bankası. A bankası tamamen ekonomi bilimi ve finans kurallarıyla yönetiliyor. Yapılan açıklamalar ve icraatlar birbiriyle tutarlı. Tamamen sistemli ve kurallı bir şekilde işletiliyor. B bankasında ise banka müdürü ne derse o oluyor. Müdür bir gün başka açıklama yapıyor, ertesi gün başka. Müdür bir gün faizi indiriyor, ertesi gün çıkarıyor. Canı ne isterse onu yapıyor ve müdürün keyfine göre hareket etmesini engelleyecek hiçbir sistem yok. Bu durumda paranızı hangi bankaya yatırırsınız? Tabii ki A bankasına. Peki B bankasına para yatırmanız için ne olması gerekir? Eğer risk almayı seviyorsanız ve B bankası çok yüksek faiz oranları veriyorsa, risk alarak paranızı B bankasına yatırırsınız. Zaten B bankasının yatırım çekmek için yüksek faiz oranı vermekten başka şansı yoktur. Eğer B bankası hal böyleyken bir de faizleri indirirse, kesinlikle batacaktır.
Yani aslında faiz iyi yönetimin bir göstergesidir. Dünya genelinde iyi yönetilen ülkelere baktığınızda faiz oranlarının sıfıra yakın olduğunu, kötü yönetilen ülkelere baktığınızda ise faiz oranlarının son derece yüksek olduğunu göreceksiniz. Bu da yukarıda bahsettiğim banka örneğinin devletler bazındaki yansımasıdır.
Ha bu arada B bankası size de tanıdık geldi mi? Ben bu bankayı bir yerlerden tanıyor gibiyim ama çıkaramadım…

Faiz-Enflasyon İlişkisi
Faiz olgusunu tam olarak kavramak için aynı zamanda enflasyonun ne olduğunu da anlamak gerekir.
Enflasyon para biriminin belli bir süre içerisindeki değer kaybı anlamına gelir. Mesela kahve fiyatlarını ele alalım. Geçen sene 20 liraya aldığınız bir kutu kahve bu sene 30 lira. Yani geçen seneki kahvenin kıymeti mi arttı? Hayır, kahve aynı kahve. Ama cebinizdeki paranın değeri azaldı. Geçen seneki 20 liranız artık bir kutu kahve alacak kadar değerli değil. Değeri azaldı. Artık aynı kahve için %50 daha fazla Türk Lirası vermeniz gerekiyor. Bu da demek oluyor ki TL %50 değer kaybetti. Yani yıllık enflasyon %50.
Şimdi düşünün. Yıllık enflasyon %50. Bankada da 100 bin lira paranız var. Bu paranızın mevcut değerini seneye de koruması için yıllık faiz oranı en az %50 olmalı ki paranızın alım gücü enflasyon tarafından ezilmesin. Örneğin bankanız size %60 faiz veriyor. Bu durumda %60'lık faizin %50'sini enflasyon yiyecek. Geriye kalan %10 ise sizin faizden elde ettiğiniz gelirdir. İktisat dilinde ifade etmek gerekirse nominal faiz %60, reel faiz %10'dur.
Finans sisteminin istikrarlı ve karlı bir şekilde işlemesini istiyorsanız enflasyon oranından yüksek bir faiz vermek zorundasınız. Eğer enflasyon oranından düşük bir faiz miktarı belirlerseniz bütün yatırımcıları zarara uğratarak sistemi çökertirsiniz. Türkiye'de bu hata defalarca yapıldı ve defalarca ekonomi çökertildi. 1994 ve 2001 ekonomik krizleri bu duruma örnektir. Ancak aynı hata yine yapılıyor ve yine bir ekonomik krizin içerisindeyiz. Türkiye'de enflasyon açıklanan resmi rakamların çok üzerinde. Yıllık enflasyon %40 dolaylarında. Ancak faiz %20. Yani reel faiz -%20. Bu içinde bulunduğumuz krizin en bariz sebeplerinden sadece biri. İşte bu yüzden Türkiye'de insanlar parasını TL'de tutmuyor. Yatırımcıların neredeyse %60'ı parasını döviz ve altında tutuyor. Çünkü TL'de tutarsa parası değer kaybedecek. Düşünün o kadar yanlış bir politika uygulanıyor ki ülkenin kendi vatandaşları bile TL olarak yatırım yapmıyor. Bu ülkeye nasıl uluslararası yatırım gelsin?

Faizler Düşecek Mi?
Kararların ekonomi bilimine göre alınmadığı bir ortamda tahmin yapmak gerçekten çok zor. Sayın Cumhurbaşkanı ve yeni Merkez Bankası Başkanı'nın faiz düşürmek istediklerini biliyoruz. Ancak ekonominin pamuk ipliğine bağlı olduğu şu günlerde yapılacak bir faiz indirimi doları fırlatır. Zaten çok yüksek olan döviz kurlarında yaşanacak ani bir artış dalgası ekonominin çok daha hızlı çökmesine sebep olur. Aynı zamanda toplum döviz kurundaki ani artışlara karşı çok duyarlı ve artık bu artışlara çok tepki gösteriyor. Zaten daha 2-3 hafta önce Merkez Bankası Başkanı'nın aniden görevden alınmasıyla bir döviz şoku yaşadık. Yani bu şartlar altında faizleri indirmek ölümcül bir hata olabilir. Dolayısıyla faiz indirimi yapmak istemeyecekler ve bir süre daha bekleyeceklerdir diye düşünüyorum. Perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında faizlerin sabit tutulacağı kanısındayım. Bu arada yorumlarım kişisel tahminlerden ibarettir. Yatırım tavsiyesi değildir.

Kitap Tavsiyesi: Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi (İsmail Cem)
Haftanın Sözü: Bir ülkeye diktatörlüğü, diktatörler değil ona boyun eğenler getirir. (Bülent Ecevit)
Haftanın Sorusu: 128 milyar dolar nerede?