Diyabet, dünya genelinde hızla yayılan ve yaşam boyu süren önemli bir metabolik hastalık olarak öne çıkıyor. Kan şekeri yüksekliği ile seyreden hastalık, vücudun yeterli insülin üretememesi veya üretilen insülini etkili kullanamaması sonucunda ortaya çıkıyor.
Pankreasın görevini tam olarak yerine getirememesiyle kan şekeri yükselirken, zamanla ciddi sağlık sorunları da gelişebiliyor. Normalde açlık kan şekeri 120 mg/dl, tokluk kan şekeri 140 mg/dl’yi geçmezken, açlık kan şekeri 126 mg/dl ve üzeri veya OGTT ikinci saat sonucu 200 mg/dl ve üzeri olduğunda diyabet tanısı konuluyor. Açlık kan şekeri 100–125 mg/dl ve OGTT ikinci saat sonucu 140–199 mg/dl olan durumlar ise prediyabet olarak adlandırılıyor; erken tanı ve düzenli takip, hastalığın ilerlemesini önlemede kritik öneme sahip.
Tosun, tip 2 diyabetin genellikle 40 yaş sonrası ortaya çıktığını ve tüm diyabet vakalarının yaklaşık yüzde 90’ını oluşturduğunu belirterek, bu hastalarda pankreasın insülin üretmeye devam ettiğini ancak vücudun insülini etkili kullanamadığını söyledi.
Hastalığın başlıca belirtileri arasında sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, aşırı susama, ağız kuruluğu, sürekli açlık hissi, halsizlik ve yaraların geç iyileşmesi yer alıyor.
Tedavi yöntemleri
Tip 2 diyabet tedavisinin temelini beslenme düzeni ve yaşam tarzı değişiklikleri oluşturuyor. Tosun, “Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve öğün planlaması tedavinin ilk basamağıdır. Bu önlemlere rağmen kan şekeri hedeflenen düzeyde kalmazsa ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlar veya insülin tedavisi uygulanabilir. Ameliyat, gebelik, ağır enfeksiyon veya diyabetik ayak yarası gibi özel durumlarda insülin tedavisi şarttır” dedi.
Diyabetin tüm organları etkileyebilen kronik bir hastalık olduğuna dikkat çeken Tosun, tedavinin uzman bir ekip tarafından yürütülmesi gerektiğini belirtti. Ekibin diyabet uzmanı hekim, diyetisyen ve diyabet hemşiresinden oluştuğunu vurgulayan Tosun, hastaların evde düzenli kan şekeri ölçümü yapması, diyabet eğitimini eksiksiz tamamlaması ve günlük bakım rutinlerini öğrenmesinin başarılı tedavi için hayati öneme sahip olduğunu kaydetti.
