Eskişehir’in en önemli su kaynağı Porsuk Barajı’nda su seviyesi kritik seviyelere geriledi. Barajdaki doluluk oranı yüzde 35’e düşerken, bu oran suyun artık yalnızca acil durumlar için kullanılabileceği seviyeler olarak ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz yılın aynı ayında doluluk seviyesi yüzde 48’lerdeyken mevcut durum 23’lük bir azalmaya işaret ediyor. Konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulunan ESKİ Genel Müdürü Oğuzhan Özen, suyun en çok kullanıldığı alan olan tarımda kullanılan su miktarının gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerken, vatandaşlara da tasarruf çağrısı yaptı. Özen, bu yıl ciddi bir sorun yaşanmayabileceğine ancak önlem alınmazsa gelecek yıllarda Eskişehir’in su kriziyle karşı karşıya kalabileceğine vurgu yaptı.
"Su seviyesi azaldıkça suyun kalitesi de düşüyor"
Eskişehir’in ciddi bir riskle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Özen, “Her yıl düşen bu seviye, geçtiğimiz seneye oranla yüzde 23’lük bir azalmayı gösteriyor. Bu da şunu anlatıyor: Baraj arkadan yeterince beslenemiyor ama talep sürekli artıyor. Yani arz, talebi karşılayamaz hale geldi. Yüzde 35 belki başka barajlarda yüksek bir debi olarak sayılabilir. Ancak bu baraj 1965 yılında yapılmış. Yani 60 yıla yakın bir süredir hizmet veriyor. İçerisindeki alüvyon yapılar, mırık dediğimiz kitleler nedeniyle suyun davranışları değişiyor. Su seviyesi azaldıkça suyun kalitesi de düşüyor. Ne kadar yüksek seviye, o kadar kaliteli su demektir. Belki bu yıl bir sıkıntı yaşamayacağız ama bu gelecek yıl da yaşamayacağız anlamına gelmez” ifadelerini kullandı.
Kullanılan suyun büyük bir kısmının tarımda kullanıldığına vurgu yapan Özen, ürün desenlerinin gözden geçirilmesi ve az su tüketen ürünlere ağırlık verilmesi gerektiğini belirtti. Özen, “Nasıl sağlık sektöründe önleyici hekimlik varsa, bizim de su yönetiminde aynı bakış açısıyla hareket etmemiz gerekiyor. Kullanılan suyun yaklaşık yüzde 75’i tarımda tüketiliyor. Kalan yüzde 25 ise sanayi ve içme suyu olarak paylaşılıyor. Dolayısıyla en büyük tüketici olan tarım sektörünü iyi planlamalıyız. Ürün desenleri bu yıldan itibaren mutlaka gözden geçirilmeli. Ekim dönemi gelmeden önce kararlar alınmalı ve bunlarla ilgili ciddi yaptırımlar uygulanmalı. Az su tüketen ürünlerin teşviki elzem hale geldi. Eskişehir, Afyon’un Eskişehir’e bakan tarafları, Konya’nın kuzeyi, Ankara’nın kuzeybatısı gibi bölgeler tahıl ambarı olarak bilinen kuru tarım bölgeleridir. Pancar, mısır, ayçiçeği gibi suyu yoğun tüketen ürünler yerine tahıla yönelmeliyiz. Bu artık bir tercih değil, zorunluluk haline geldi” dedi.
"Su akıyor diye saatlerce hortumla bahçe sulamamalıyız"
Vatandaşların da su kullanımına dikkat etmesi gerektiği noktasında uyarılarda bulunan Özen, “Sanki su hiç bitmeyecekmiş gibi bir algıyla hareket etmemeliyiz. Kaynaklar sonsuz değil. Hazıra dağ dayanmaz. İktisatlı, tedbirli, tasarruflu davranmalıyız. Su deyince herkesin aklına musluktan akan su geliyor ama unutulmamalı ki sanayide kullanılan proses suyu, tarımda kullanılan sulama suyu gibi birçok alan var. İçme ve kullanma suyu insana özgü bir kaynaktır ve çok daha kıymetli kullanılması gerekir. Su akıyor diye saatlerce hortumla bahçe sulamamalıyız. Kovalarca su ile araba yıkanmamalı. En önemlisi domates, biber, patlıcan gibi hobi amaçlı ektiğimiz ürünleri bu süreçte belki bir süre bırakabiliriz. Hem pazardan alırız, üretici kazanır, hem de suyu boş yere harcamamış oluruz. Çünkü bu sistemlerin geri dönüşü yok” açıklamasında bulundu.