RAMAZAN GİDERSE TEKRAR GELİR

Bir Ramazan günü Nasreddin Hoca susuzluktan çatladı, çatlayacak..
Dayanamamış. Çeşmeye yanaşmış. Tam eğilip kana kana su içmeye hazırlanırken hocayı tanıyan bir köylü seslenmiş:
– Aman hoca, günah değil midir bu yaptığın?
Hoca kısa kesmiş:
Yıkıl karşımdan, Ramazan gider bir daha gelir, ama ben gidersem bir daha gelmem; ne günahı..
DAĞIN TAŞIN KIYMETİ
Çok eski zamanlarda Yörük kente inmiş. Vakit ramazan, lokantaların tamamı kapalı. Nedenini sormuş:
– Ramazan geldi. demişler.
Yörüğün Ramazanla, kurbanla ilgisi yok ki kavrasın. . Aç acına yaylasına dönüp doğru kahveye uğramış ve kalabalığa dönüp tık nefes konuşmuş:,
– Amanın dostlar, yaylamızın kıymetini bilelim Şehre Ramazan diye biri gelmiş, ortalığı kırmış geçirmiş. Açık tek bir aşçı dükkanı bulamadım. Açlıktan öldüm. Siz siz olun Ramazan gelince şehre gitmeyin. Şu yaylamızdaki kurdun, kuşun, dağın, taşın kıymetini bilelim.
NE ZAMAN SORULUR
Bektaşi'yi Ramazanda öğle vakti yemek yerken yakalayıp sıkıştırmışlar:
– Bre zındık!.. Neden oruç yiyorsun?..
Bektaşi:'Ulan…', demiş, 'Aç gezerken kimse bir şey sormuyor; bugün yiyecek bir şey buldum, hepiniz üstüme geliyorsunuz!..'
BİR EŞEK BİR ÖKÜZ
İki softa, ramazanda bedava yiyip içeriz diye bir Bektaşi köyüne misafir olmuşlar. Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gitmiş.
Bektaşi, odada kalana sormuş:– Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?Adam, kendini üstün göstermek için olumsuz konuşmuş:
'Boş ver canım Bırak şunu, eşeğin tekidir'. Az sonra da diğeri tuvalete gidince Bektaşi ikinci softaya aynı soruyu sormuş.
'Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?'
Bu da, diğerininkine benzer cevap vermiş:
'Bırak şunu, öküzden farkı yoktur.'
Akşam iftar sofrası kurulmuş. Fakat tepsinin üzerinde arpa ile samandan başka bir şey yok. Softalar hayal kırıklığı ve şaşkınlık içinde sormuşlar:
'Bunlar ne erenler?' Bektaşi bıyık altından gülerek cevap vermiş::
'Ne olacak canım; Biriniz eşek, diğeriniz öküz. Sizin için bunlardan daha iyi azık olur mu?'
ANLAŞILDI, RAMAZAN GELMİŞ
Ramazan hilali görülmeyince oruç tutmanın caiz olmayacağını bilen bir tiryaki, hilali görmemek için evinin pencerelerini kapayıp perdeleri de sımsıkı örtmüş. Geceleri mahalle kahvesine giderken de başını önüne eğermiş. Nasılsa bir su birikintisi içinde hilalin yansımasını görünce ürkerek şöyle demiş:
' Hey mübarek! Gözüme mi gireceksin, anladık işte ramazan gelmiş!..'
BİR GÜN FAZLA TUTMUŞ
Adama sormuşlar :
-Kaç gün oruç tuttun?
'Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim
!' demiş.
Aynı soru, orada bulunan Bektaşi'ye sorulunca, hiç istifini bozmadan yanıt vermiş :
'Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş!